Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Keşke her şeyin merkezi gerçekten insan olsaydı

Klişeler veya sloganlar duygularımıza hitap etseler bile, bunların çoğunlukla aklımızı zorladıkları kesindir.
Bunlardan birini Başbakan Erdoğan dün İMF-Dünya Bankası yıllık toplantısı dolayısıyla İstanbul'da yaptığı "Vahşi kapitalizm" içerikli konuşmasında seslendirdi.
Erdoğan, dünyanın bazı bölgelerindeki çocuklar refaha, huzura, güvenliğe, sağlık ve eğitim imkanları ile donanmış bir hayata doğarken, bazı başka bölgelerde çocukların bir yaşlarını dolduramadan açlıktan, yetersiz beslenmeden, salgın hastalıklar ve çatışmalardan dolayı hayatlarını kaybettiğini belirtti.
Şöyle devam etti Erdoğan:
-Yaşadığı acıları, merhametsizlikleri, insafsızlıkları kapitalizmin vahşi yüzü olarak niteleyen insanların sayısı hiç de az değil. Oysa biliyoruz ki kapital başta olmak üzere her şey insan için. Amaç insanın mutluluğu, insanın huzurudur. Sistemler, bunlar hepsi birer araçtır. Ekonominin temeli de insandır. İnsan varsa emek var, insan varsa sermaye var, insan yoksa bunların hiçbiri yok.
Erdoğan'ın söylediklerinin duygularımıza tercüman olduğu kesindir.

Vahşi kapitalizm

Aynı anda Taksim'de ve Taksim'e açılan sokaklarda "Vahşi kapitalizm"i protesto etmek için polisle çatışıp, vitrinleri taşlayanlar da, duyguları ile hareket etmekteydiler.
Ama gerçekte, pek çok diğer insan faaliyeti gibi ekonominin merkezi de, amacı da ne yazık ki insan ve insanın mutluluğu değildir.
Komünizm de, kapitalizm de "insan"a (veya bireye) değil kitlelere hitap eder.
Her sistemin kendi oligarşisine mensup insanlar mutlu ve huzurludur.
Geride kalan kitlelerin mutlulukları da mutsuzlukları da, istatistiklerle anlaşılır.
Kapitalizm insanın insan tarafından sömürülmesi ise, sosyalizm (veya komünizm) bunun tam tersidir.
Yani iki zıt sistemde de insanın insan tarafından sömürülmesi vardır.
Fabrikalar insanlar mutlu olsun diye değil, üretsinler diye yapılır.
Gökdelenlerin yapılmasının nedeni insanların mutlu olmaları değil, arsa fiyatlarının yüksekliği ve nüfus yoğunluğudur.
Ama sonuçta kapitalist ekonomi, talep yaratma ve rekabet edebilme güdümünde teknolojik gelişmeleri üretim gücüne aktarmıştır.

Hangi mutluluk

Sonuçta insanlar değil ama "Tüketiciler" mutlu olmuşlardır.
Servette ve güçte eşitlik değil ama tüketimde eşitlik gelmiştir... İngiliz prensi ile İngiliz işçisi aynı marka traş bıçağını, aynı marka baş ağrısı ilacını kullanmaya başlamışlardır.
Kapitalist ekonomiye insan unsurunu katan siyasi sistemin adı "Liberal demokrasi" dir
Keşke Başbakan Erdoğan'ın da söylediği gibi ekonominin merkezi de amacı da insan ve insan mutluluğu olsaydı ve keşke siyasi sistemin özü liberal demokrasinin öğeleri ile bezenseydi.
Bu tür, duygulara hitap eden ama gerçekleri pek yansıtmayan temenni ağırlıklı söylemlere, sadece ekonomide rastlamıyoruz.
Örneğin farklılıkların zenginliğinden söz ederken, "Anadolu kültürü"nün bu açıdan bize büyük imkanlar sağladığını vurguluyoruz.
Yıllar önce bir paneldeydik.
Hemen her konuşmacı Anadolu kültürünün Türk ve Kürt ayrılığının değil birlikteliğinin alt yapısını oluşturacağını söylemekteydi.

Farklı kültürler

Geçenlerde kaybettiğimiz rahmetli Abdülmelik Fırat söz aldı ve özetle şöyle dedi:
-Anadolu kültürünün kucaklayıcılığı tabii ki önemlidir... Ama biz Kürtlerin kültürü Mezopotamya kültürüdür. Yapmamız gereken bu farklı kültürleri uzlaştırmak ve kaynaştırmaktır.
Hayat ve gerçekler çoğunlukla olmasını istediklerimizi değil, olanları karşımıza çıkarır.
Kapitalist yaşamı inceden inceye eleştiren Woody Allen'in şu gözlemini hiç unutmayalım:
-Görünen o ki dünya iyi ve kötü insanlara ayrılmıştır. İyi insanlar çok rahat uyurlar. Kötü insanlar ise uyanık olunan zamanları daha eğlenceli geçirirler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA