Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

İngiltere'de sorulmayacak Türkiye'de sorulacak sorular

Üniversitede öğrenciyken 1962 yazında İngiltere'de Stroud kasabasındaki bir ağır sanayi tesisinde, dört ay işçilik yapmıştım.
Hem yaşıtım olan genç İngilizlerle, hem de aynı tezgâhı paylaştığım İngiliz emekçileriyle arkadaşlıklar kurdum. Bu arada özel ders alarak İngilizcemi ilerletmeye çalıştım.
O kısa dönemde İngiliz toplumunun uyum göstermek konusunda hiç taviz kabul etmediği bazı kuralları da öğrenmek fırsatını buldum.
Örneğin iki sorunun tanıştığınız kişilere sorulmaması gerektiğini öğrendim.
Bu sakıncalı sorulardan biri "Hangi siyasi partiyi tutuyorsunuz" şeklindeydi.
Ben Türk alışkanlığı ile önüme gelene tuttuğu siyasi partiyi sormak eğilimindeydim gittiğimde.
Ayrıca buna gerek de pek yoktu. Çünkü fabrikadaki işçilerin hemen hepsi İşçi Partisi'ni desteklediklerini bütün söylemleri ve davranışları ile açığa vuruyorlardı.
Aralarında "The Daily Telegraph" ya da "The Times" okuyan hiç yoktu.
Genellikle "Daily Mirror" okurlardı.
Bu arada TUC'ye (Trade Unions Congress) dahil sendikalara üye işçilerin haftalıklarından sembolik bir kesinti İşçi Partisi'ne gidiyordu zaten.

Sınıf ayrımı

Ama onlardan birine "Hangi partiye oy veriyorsun" diye sorduğumda "Bu benim özel meselem... Bu sorulmaz" cevabını alıyordum.
O tesisteki tek Türk işçi olduğum için, İstanbul'u görmüş ve Türkiye'ye ilgi duyan yöneticilerle de diyalog kurabildim.
Onlar da genellikle Muhafazakâr Parti'yi destekliyorlardı.
Gittikleri "Pub"lar bile işçilerin gittiklerinden farklıydı.
Fabrikanın otoparkında araçlara ayrılan yerlerde araç sahiplerin isimlerinin yazılı olduğu küçük tabelalar vardı.
Yöneticilerin isimlerinin başında Mr. veya Mrs. benzeri hitap sıfatları bulunurdu.
Ama işçilerin park yerlerinde sadece "John", "Smith" benzeri isimler yazılı olurdu.
1960'ların başının İngilteresi'nde sınıf ayrımı çarpıcı ölçülerdeydi. Ama yönetici sınıfından birine de "Hangi partiye oy verdin" diye sorunca "Böyle şeyler sorulmaz" cevabını alırdım.
İngiltere'de ikinci sorulmaması gereken soru da "Kaç para kazanıyorsun" veya "Aylığın ne kadar" şeklinde olanıydı.
Bu soruyu sadece gelir vergisi dairesi yetkililerinin soracakları söylenirdi size.
Türkiye'ye döndükten sonra bu iki sorunun insanların akıllarında hep ön sırada bulunduklarını ve sorulduklarını yeniden görüp hatırladım.
Şimdi yargıçlara bile "Hangi partiyi tutuyorsunuz" diye soruluyor.
Şimdi ben de soruyorum...
Siz hangi partiyi tutuyorsunuz ve kazancınız ne kadar?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA