Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Akıl öğrettiklerinizin yerine kendinizi koysanız

Seçim kazanmak gibi hayati bir sorumlukları olmayan amatör siyaset heveslilerinin parti sözcülerine "O öyle söylenmez, böyle söylenir" diyerek akıl öğretmelerinin fazla bir etki yaratmadığını herhalde görebiliyoruz.
Kısa süre içinde önlerinde üç seçim bulunan Türk siyasetçilerinin bu süreçte üsluplarını yumuşatmalarını beklemek doğru değildir. Hem kendi seçmen tabanlarını bir arada tutacaklar, hem de daha önce diğer partilere oy vermiş seçmenleri kendilerine çekecekler...
Bu "Seçim kazanmak" denilen sorumluluğun çapını CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Mustafa Sarıgül'e "Kurtar bizi" diyerek can simidi gibi sarılmasından da görmüyor muyuz?
Ya da BDP'lilerin Abdullah Öcalan'dan daha şahince söylemlerle "Barış Açılımı"na yaklaşmalarında, seçimlerde kaybetmemek endişesi yok mudur?
Sonunda MHP Genel Başkanı Bahçeli de "Marmaray'ı biz başlattık ama iktidar süremiz yetmediği için açılışı yapmak bize nasip olmadı" demedi mi?

Erdoğan da aynı trende

Başbakan Erdoğan'ın dünkü AK Parti Grup toplantısında yaptığı konuşmayı da bu açıdan değerlendirmeliyiz.
Bir kez daha "Muhafazakâr demokrat bir partiyiz" hatırlatması yapan Erdoğan şöyle dedi dün:
"- Bu ülkede birileri zulme uğradıysa o muhafazakâr kesimdir. Eğitim, sağlık, adalette zulümleri hep muhafazakârlar gördü. Şimdi bu devran değişti diye, birileri bir şeyler yapmaya çalışıyor."
Başta da söylediğim gibi seçim kazanmak gibi hayati bir sorumluluğu olmayan amatör bir siyaset heveslisiyseniz, Başbakan Erdoğan'ın bu sözlerinin tümden doğruları ifade etmediğini söyleyebilirsiniz.

Nâzım Hikmet mi muhafazakârdı?

Gerçekten de bu ülkenin yakın tarihinde birileri zulme uğradıysa, bunların tümü muhafazakâr oldukları için zulme hedef kılınmadılar ki?
Varlık Vergisi ile tarh edilen azınlıklar muhafazakâr mıydılar? Nâzım Hikmet muhafazakar mıydı? 6-7 Eylül'de pogroma hedef kılınan İstanbul Rumları mı muhafazakârdılar? Kürt Realitesi'nin yok sayılmasının kökeninde milliyetçi muhafazakârlık yatmıyor muydu?
Ayrıca Başbakan Erdoğan'ın 10 yılı aşkın süredir tek başına iktidarda bulunan bir partinin lideri olarak geçmiş dönemlerin zulmü yerine, bugünün ve yarının zulümden arınmış ortamı üzerinden mesajlar vermesi herhalde daha gerçekçi olacaktır.

Köşelere sığmayanlar

Ama Erdoğan da önünde kazanması gereken üç seçim bulunan bir siyasetçi... Kendi tabanını konsolide etmesi ve aynı zamanda yeni seçmenleri yanına çekmesi gerekiyor. Demek ki bu söylemlerle hedefini gerçekleştirmeyi seçmekte.
Bu arada bizim mesleğe dönük bir amatörlükten de söz etmeliyiz.
Uzun yıllardır gazetecilik yaptıklarını söyleyerek "İktidara neden benim gibi muhalefet etmiyorsunuz" diye meslektaşlarına akıl öğretenlere herhalde "Sen kendi işine bak" demek gerekiyor...
Demek Başbakan'a akıl vermeleri bir sonuç vermeyince, meslektaşlarına akıl vermeyi seçtiler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA