Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Sarıgül şu anda başka bir konumda bulunabilirdi

Profesyonel siyasetçilere "Öyle yapılmaz böyle yapılır" diye akıl öğretmek doğru değildir ama geçmişteki başarılı siyasetçilerin doğru davranışlarını hatırlatmakta da yarar vardır.
Öncelikle CHP'nin İstanbul Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül'ün konumunu ele alarak yola çıkabiliriz.
İleride CHP Genel Başkanı olmayı amaçladığı bilinen Mustafa Sarıgül, bu yoldaki yürüyüşünde kendisine geçmişte aynı hedefe ulaşmayı amaçlayan ve sonunda hem CHP'de hem de seçmen katında başarıya ulaşıp Genel Başkan ve Başbakan olan Bülent Ecevit'in davranışlarını örnek alabilirdi.
Bülent Ecevit'in başarısının yolunu açtığı dönüm noktası, 12 Mart 1971 askeri darbesine karşı çıkmasıdır... 12 Mart Muhtırası diye bilinen darbe duyurumu o dönemdeki Başbakan Demirel'e verilmiş ve Demirel istifa ettirilmişti. Daha sonra kurdurulan Nihat Erim Hükümeti'ne de, İnönü'nün lideri olduğu CHP destek vermişti.

Partisine rağmen karşı çıktı
İşte Bülent Ecevit bu noktada "Muhtıra asıl bize verilmiştir" diyerek partisi CHP'nin yönetimine rağmen, 12 Mart darbesine karşı çıktı. Bu hamlesi onu önce CHP Genel Başkanlığı'na, 1973 seçimlerinde de Başbakanlığa taşıdı.
Kısacası ne yazık ki Mustafa Sarıgül karşısına çıkan benzer fırsatın farkında olamadı.
Eğer geçen yılın aralık ayındaki hâkimler ve savcılar eliyle yapılması planlanan "Dostmodern darbe" girişimine 1971'deki Ecevit gibi karşı çıksaydı, en azından Başbakan Tayyip Erdoğan'ın simgelediği role ortak olabilecekti.
Halkın ve demokrasinin yanında görünecek, Fethullahçıların veya Baronların adayı olduğu yolundaki iddiaları bir anda silmiş olacaktı.

Kaçan balık büyük olur
Ama yapamadı bunu... Kılıçdaroğlu'nun çizgisinde kalmayı yeğ tuttu. İsmet İnönü gibi tarihi bir şahsiyete karşı çıkabilen Ecevit'i kendine model alacak yerde, gezi-zekâlılara veya paralelcilere yakın durmayı seçti.
Aslında aynı durum CHP'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu için de söz konusu değil mi?
Mesela farklı eğilimlerdeki belediye başkanı adaylarını belirleyerek "Yeni CHP" imajını oluşturmaya çalıştığı belli olan Genel Başkan Kılıçdaroğlu, belki 1980'li yıllara damgasını vuran Turgut Özal'ın başarısını tekrarlayabilirdi.
Hatırlayacağımız gibi Özal ANAP'ı kurarken, toplumun kamplaşmalardan bıktığını görmüş ve ANAP'ın "4 Eğilim"i bünyesinde birleştirdiğini söylemişti. Bu söylemini simgesel olarak da iki kolunu havaya kaldırıp ellerini birleştirerek gösterirdi.

Yeni ANAP olabilirdi
"Yeni CHP" de belediye başkan adaylarının farklı siyasal kimlikleri açısından bir nevi "Yeni ANAP" da olabilir ve saray oyunları yerine seçmenin oyuna güvenmeye başlayabilirdi.
Ne var ki Özal'ın topluma yansıyan siyasal kimliğinin ana nitelikleri, "Uzlaşma kültürü"nün ağır basması yanında "Gerçekçilik", "Sivillik", "Statüko karşıtlığı" ve "Değişimcilik"ti de... Ama görülüyor ki "Yeni CHP"de de "Gerçekçilik" ve "Statüko karşıtlığı" gibi niteliklerin zerresi bile yok. Yürürlüğe girmemiş bir yasayı Anayasa Mahkemesi'ne taşımaları bile bunun bir kanıtı değil mi?
Neyse... Hayat bir anlamda kaçan fırsatların da hikâyesi değil midir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA