Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

‘Çene kavafı’

Korona salgını nedeniyle sanal ortamda telekonferans yöntemiyle yapılan G-7 zirvesi ile Münih Güvenlik Konferansı'nda ilk kez uluslararası toplumun karşısına çıkan ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden, ilerlemiş yaşına rağmen iyi bir çene kavafı olduğunu ispatladı.
Münih Güvenlik Konferansı'nda iki yıl önce de konuşan Biden, selefi Donald Trump'ın 'Önce Amerika' politikası ile şoke olan Avrupalıları "Bu da geçecek. Geri döneceğiz. Hiç şüpheniz olmasın" diye teselli etmişti.
Nitekim dediğini yaptı. ABD, Biden liderliğinde geri döndü.
Diplomasiye ağırlık vereceğini vurgulayan Biden, cuma günü hem Münih Konferansı'nda hem G-7 zirvesinde aynı nakaratları tekrarladı.
ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya'dan oluşan fakat küresel arenada artık reelpolitik bir karşılığı kalmayan G-7'deki hitabında Biden'ın yine Rusya ve Çin'e karşı yeni ittifak çağrısı öne çıktı.
Fakat Biden'ın umutla sarıldığı G-7'yi selefi Trump bile 'modası geçmiş' bir yapı diye tanımlamış ve Rusya başta olmak üzere Avustralya, Güney Kore ve Hindistan'ın da bu grupta yer alması gerektiğini vurgulamıştı.
Zira gelişmiş ekonomilerine rağmen korona ile mücadelede birer birer dökülen G-7 grubunda nedense dünyanın en büyük ekonomisi Çin ile küresel ekonomide 5'inci sıradaki Hindistan yok.
Ancak ekonomik hiyerarşide 8'inci sıradaki İtalya ile 10'uncu sıradaki Kanada G-7 içinde. Bu da G-7'nin ne kadar keyfi ve siyasi olduğunun bariz kanıtı. Bu mantığa göre G-7'de küresel sıralamada 9'uncu olan Brezilya ile 11'inci olan Rusya'nın da yer alması gerekirdi.
İşte bu çarpıklık, hayal âlemindeki ABD'nin dünya gerçeklerinden ne kadar kopuk olduğunun en net göstergesidir. Bu yüzden olsa gerek eski şaşaalı günlerin özlemiyle yanıp tutuşan Biden, 'demokratik değerlerle' süslü 'nostaljik bir konuşma' yaptı.
En ilginci de sanki onlarca ülkeyi işgal edip kaosa sürükleyen ve Türkiye'de darbe yapmaya kalkışırken suçüstü yakalanan ABD değilmiş gibi 'özgürlük nutukları' atan Biden'ın Rusya'yı demokrasilere saldıran karanlık bir güç olarak nitelemesiydi.
Haliyle Biden, en sadık müttefikleri tarafından bile inandırıcı bulunmadı.
Zira 27 üyeli AB ile 30 üyeli NATO ittifakında Anglosakson hizbi içindeki bir iki aktör dışında kimse artık ABD'nin Çin, Rusya, İran ve Türkiye gibi ülkeler hakkındaki hakikatlerden uzak çarpıtılmış algılarına prim tanımıyor.
Bu bağlamda Biden'ın her iki konuşmasında da sarf ettiği tek doğru ifade 'dünyanın gerçekten de bir dönüm noktasında' olduğuyla ilgili olanıydı.
Ardından her tür ticari, siyasi ve hukuki ilkeyi ayaklar altına alan ülke ABD değilmiş gibi devam eden Joe Biden, büyük bir pişkinlikle Çin'in ekonomik istismarından ve uluslararası normları çiğnemesinden yakınarak Avrupa'dan acil yardım istedi.
Çünkü Biden, ABD'nin tek başına Çin, Rusya ve Türkiye ile baş edemeyeceğini biliyor. Bu yüzden küresel ekonominin yarısına hükmeden G-7 üzerinden dünyayı örgütlemeye kalkıyor.
Ne ki Biden'ın elinde narkotik etkisi kaybolmuş ve kullanım tarihi çoktan geçmiş emperyal kavramlardan ibaret köhne bir retorikten başka bir silah da yok.
Bunun en büyük kanıtı da uzun vaazlarından sonra yayımlanan sonuç bildirisi. Ne oldu derseniz? Tam bir fiyasko, bir hiç. Sonuç bildirisinde G-7 ülkeleri, korona salgınına karşı mücadelede işbirliğini artıracaklarını vurguladı.
Ne Çin ne Rusya ne de İran'ın adı geçti. Ne de bu ülkelere karşı yeni bir ittifak vurgusu. Öyle görünüyor ki Biden boş yere çenesini yordu. Çünkü askeri, ekonomik ve siyasi takati azalan ABD'nin çene kuvvetiyle amacına ulaşması çok zor görünüyor. Çene kavafı Biden istediği kadar konuşsun müttefikleri yine bildiklerini okuyacak.
Zira dünya denilen kitap yeniden yazılıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA