Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BERCAN TUTAR

Rusya neden beklemede?

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Ukrayna krizi ve ardından gelen İsveç ile Finlandiya'nın NATO'ya üye olmak istemeleri aslında ABD'nin liderlik ettiği Atlantik dünyasının 'terör ile savaş sonrası' dönemde giderek netleşen Rusya, Çin, İran ve Türkiye arasındaki ilişkileri zayıflatma hamlesidir.
Bu provokasyon ile ABD ilk olarak Rusya'yı yeniden harekete geçirerek Ukrayna krizini daha da derinleştirmek istiyor. Bu yolla hem Atlantik'teki zayıflayan bağları güçlendirmeyi hem de özellikle Türkiye ile Rusya arasında gelişen ilişkilere zarar vermeyi amaçlıyor.
Ancak Türkiye'nin çetin ceviz çıkması daha şimdiden ABD'nin senaryosuna ağır darbeler indirirken aşırı bir tepki verme riski ortadan kalkan Rusya ise bekle gör politikası izliyor.
Çünkü Türkiye'nin veto gerekçelerinin aşılması öyle kolay değil. Öte yandan Türkiye'nin endişelerinin giderilmesi NATO başta olmak üzere Atlantik ittifakının yapısında da köklü bir dönüşüm anlamına gelecektir.
Bu bağlamda Türkiye'nin hem NATO'da hem Atlantik ittifakında giderek güçlenmesi Rusya için olumlu bir gelişmedir.

***


Resme diğer açıdan baktığımızda ise Atlantik'teki ilişkilerin pamuk ipliğine bağlı yapısını görürüz. Anglosakson dünyası NATO'nun genişlemesini bir zafer olarak alkışlıyor. Oysa Ukrayna'da da gördüğümüz üzere Atlantik'in Aşil Topuğu'nun NATO olduğu ortaya çıktı.
ABD ve NATO, Ukrayna için Rusya ile savaşa girişmeyeceklerini ilan etti. Aynı şey İsveç ve Finlandiya için de geçerli olacaktır
Bu nedenle üye olmaları halinde Rusya'nın İsveç ve Finlandiya'ya nasıl bir tepki vereceğini kimse tahmin edemiyor. Ukrayna'dakine benzer bir hamlede de bulunabilir. Ya da belli güvenceler karşılığında bu iki ülkenin üyeliklerini şimdilik kaydıyla sineye çeker.
Zira Rusya uzatmaları oynayan ABD'nin içinde bulunduğu darboğazın farkında. Bu yüzden ABD'nin elini güçlendirecek adımlardan kaçınacaktır. Nitekim Ukrayna operasyonunu Kiev yerine Donbas'a yoğunlaştıran Kremlin, bu taktiğiyle ABD'nin planlarını bozdu.
Mariupol'ü ele geçiren Rusya Donbas bölgesini de Kırım gibi ilhak etmeyi planlıyor. Özellikle İsveç ve Finlandiya için de ileride benzeri bir sürecin devreye girmesi pek da yabana atılmamalı.
Askeri tarafsızlık statüsünün kaybolması Rusya'nın ilhak politikasının da önünü açan bir gerekçeye dönüşüyor çünkü.

***


Unutmayalım ki Rusya, II. Dünya Savaşı başladıktan üç ay sonra Kasım 1939'da Finlandiya'ya girdi. St. Petersburg'un güvenliği gerekçe gösterildi. O zamanki adı Leningrad olan St. Petersburg'un Fin sınırına uzaklığı 33 kilometreydi. Finliler üç ay direndi. Sonra kaybettiler. Kış Savaşı'ndan sonra Finlandiya, topraklarının yüzde 10'unu yitirdi.
Görüldüğü üzere Rusya'nın güvenlik endişelerinin maliyeti ağır. Finlandiya'nın yaşadığını şimdi Ukrayna tecrübe ediyor.
Eğer Ukrayna, ABD'nin provokasyonuna aldanmayıp tarafsız kalsaydı Donbas ve Kırım'ı kaybetmezdi. Fakat Kiev yönetimi tarafsız kalmak yerine topraklarının bir kısmını kaybetmeyi göze alan bir yanlışı tercih etti.
Benzer bir hataya ileride İsveç ve Finlandiya'nın da düşmeyeceğinin bir garantisi yok. Her iki ülkede de ABD'nin siyasi ve askeri mahfillerde istediği kirli tezgâhı rahatlıkla devreye soktuğunu görmek endişe verici.
Özetle İsveç ve Finlandiya'nın NATO hamlesi Atlantik'te safların sıkılaştırılmasından ziyade bir zayıflamaya, kaotik risklerin artmasına ve Avrupa'daki jeopolitik mimarinin daha da kırılganlaşmasına yol açacaktır. NATO bir bakıma genişleyerek çözülecek gibi görünüyor.
Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya girmesiyle güney, batı ve kuzeyden kuşatılacak olan Rusya'nın beka kaygısı had safhaya çıkacaktır. Kremlin'in buna seyirci kalması düşünülemez. Ama Rusya şimdilik beklemeyi tercih ediyor. Bunun nedeni de Türkiye'nin kararlı veto çıkışı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA