Kayseri ve İstanbulspor'un puan kayıplarının haberinin gelmesiyle Sakaryaspor'un maç için arzuları da bir anda değişti. Beraberliği yeterli gören bir düşünceyle ve yüksek konsantrasyonla oynadılar. F.Bahçe böylesine arzulu bir takım karşısında pas yapamadı. En önemli, silahı kanatları kullanamadı. Alex'in yokluğunda da duran toplarda etkili ortalar bulamadı. İlk yarının bu kısır görüntüsü içinde tek net pozisyon 31. dakikada Nobre'nin yan direkte patlayan şutuydu. Dönen topu Mehmet Yozgatlı da boş kaleye gönderemedi. Bu görüntüde Anelka görev bölgesini orta sahadan forvete taşıdı. 30'dan itibaren Nobre ile aralarına iki metre koyup, yakın oynamaya başladılar. Böylece uzun toplarda rakip defansı kırıp, aralara koşu yapma imkanı yarattılar. Fakat ne Yozgatlı, ne de Tuncay bu bindirmelerde alternatif oldu, sadece zaman zaman Kemal'in sızma çabalarıyla defans dengesi bozulmaya çalışıldı.
Aurelio çizgiden çıkardı
İkinci yarıda Nobre-Anelka ikilisi takımlarını rakip ceza alana taşıdılar. F.Bahçe üst üste tehlikeler yaratıp, golün burnunun ucunda geziyor ama filelerle topun özlemi bir türlü bitmiyordu. 56'da bu kez Tuncay'ın şutunda top yan direkten döndü. 59'da Rüştü'nün kaleyi boşaltmasından faydalanan Aytaç'ın kafa vuruşunda Aurelio topu gol çizgisi üzerinden auta attı. Şaban Yıldırım 54'te M'Bayo, 67'de de Ali Cansun değişiklikleriyle ikinci yarının son bölümünü üç forvetle oynadı, maçı kazanmak istedi. M'Bayo'nun girişiyle birlikte gelişen hızlı ataklarda Sakaryaspor'un 3 puana uzanması işten bile değildi. Çünkü F.Bahçe de Serhat-Van Hooijdonk değişiklikleriyle sahadaki forvet sayısını beşe çıkardı. Daum'un klasik takıntısı; yani çok forvetle oynayınca gol atacağını zannetmesi aslında maçın kontrolünü F.Bahçe'nin elinden aldı. Sadece Aurelio orta sahada bir şeyler yapmaya çalışıyordu. Aynı şartlar Sakaryaspor için de geçerliydi. Nobre'nin yadsınmayacak yardımlarıyla F.Bahçe'nin kanat oyuncuları sürekli boş kulvar buluyor, Sakarya defansı orta sahasından yardım alamıyordu. Beş dakikalık uzatmanın bitimine iki dakika kala Serhat'ın kornerinden gelen topu Luciano neredeyse üst direk hizasında kafasıyla buluşturup, günü kurtaran golü attı. Sonuçta maç F.Bahçe'nin hakkıydı. Ama futbol şanssızlıklar kadar üstünde şansı da barındırıyor. Direkten dönen toplara yanarken, son saniyelerdeki golle sevinmek önemli. Çünkü vazgeçmediler, yılmadılar, inanarak oynadılar.
