Dün İzmir'in tarihi çarşısı Kemeraltı'nın sıkıntılarını yazmıştım. Aynı zamanda Kemeraltı'nın, İzmir'in tarihi geçmişinin çok değerli, ciddi bir parçası olduğunu da...
Sevgili okurlardan duyarlı mailler aldım. Kemeraltı'nda işletmesi olan sevgili bir okurum, bugünkü duruma ve yazdıklarıma katkıda bulunduktan sonra, incelemem için bana bir kitap önerisinde bulunmuş:
"KEMERALTI'nın İZMİR'İ, tarih kültür ve gezi rehberi"
Kitabın yazarı değerli Hakan Kazım Taşkıran.
Hayat bazen güzel rastlantıların üzerinde yükselir. Ben de bir gün önce, İzmir'deki Yakın Kitapevi'nden aynı kitabı almıştım. Bu maili okuduğumda ise aynı kitap masamın üzerinde duruyordu. Yani benim için çok keyifli bir rastlantı oldu.
Kitabın yazarını şahsen tanımıyorum, ama geçtiğimiz yıllarda Tepekule Kitaplığı'nı kurarak, İzmir kitapları yayıncılığında, kente katkı sağladığını, Tepekule Tarih adıyla nitelikli bir dergi yayınladığını biliyorum. Hakan Kazım Taşkıran ile birbirine yakın sayılabilecek yıllarda, Bayraklı Eczacıbaşı İlkokulu'nda okuduğumuzu da özgeçmişinden öğrendim. Çocuksu anılar arasında; geçmiş güzel yıllara giderek.
KEMERALTI'nın İZMİR'İ, Taşkıran'ın ilk kitabı. Her İzmir aşığının ve araştırmacısının kütüphanesinde olması gereken değerde bir eser. Taşkıran'ı kutluyorum bu güzel kitap nedeniyle.
KEMERALTI ADI NEREDEN?
Bir başka sevgili okurumuz ise Kemeraltı isminin nereden geldiğini sormuş. Bu konuda farklı yorumlar var. En güzeli, bu soruyu kısaca yanıtlamaya çalışan, yine Kemeraltı'nın İzmir'i adlı kitaptan bir bölüm aktaralım:
"1970'li yıllarda Kemeraltı olarak anılan bölgenin, Anafartalar Caddesi ile sınırlı kaldığını, hatta 1968 İzmir rehberinde, 'Kemeraltı Çarşısı, Anafartalar Caddesi üzerinde Kestelli Caddesi Kavşağı'ndan Hükümet Konağı'na kadardır.' tanımlanması dikkat çeker. Eski rehberler, firma faturaları, kartvizitler, haritalar ve benzeri kaynaklarda, bugünkü Kemeraltı Bölgesi'nin içinde kalmış olan Başdurak, Yemiş Çarşısı, Kestane Pazarı, Şadırvanaltı, Kavaflar Çarşısı, Arasta, Şekerciler İçi, Taşçılar İçi, Hisarönü ve benzeri yerlerin, Kemeraltı genel tanımından bağımsız olarak, ayrı yerler şeklinde anıldığı ve yazıldığı görülür.
Kemeraltı adının nereden geldiği, bu bölgeye ne zaman Kemeraltı denilmeye başladığı konusu belirsizlik taşısa da, Kemeraltı isminin, Kemeraltı Camisi'nin inşası sırasında yapılmış olan köprü-kemer karışımı bir yapıdan geldiği düşüncesinin hakim olduğunu söyleyebiliriz. Kemeraltı Camisi'nin karşısında, yakın döneme kadar Vakıflar Bölge Müdürlüğü olarak kullanılan, önceleri Taş Mektep adıyla da anılan, Sıbyan Mektebi ile cami arasına yapılmış olduğundan sözedilen, Kemerli Taş Köprü'nün kesin kanıtlar bulunmamasına karşın, Kemeraltı'na ve Kemeraltı Camisi'ne adını verdiği ihtimali üzerinde durulmaktadır.
ARAŞTIRILMASI GEREKEN
Bazı kaynaklarda geçen, çarşının Şadırvan Camisi'nden Havra Sokağı'na kadar olan üst kısmının, bir dönem örtülü olmasına dayanarak Kemeraltı isminin buradan geldiği düşüncesi, zayıf bir ihtimal olarak görülmektedir. Ulvi Olgaç, Kemeraltı için, 'Türk çarşılarının bir çokları dar ve üzerleri tahtalarla kapalı ve loşça idi' demektedir. Ancak, çarşının Arasta denilen, üstü kapalı olan bu küçük bölümünün mimari özellikleri ile Kemeraltı'na ismini verdiği düşünülen bu tonozlu kemerler hakkında, ayrıntılı görsel ve yazılı belgeler bulunmamaktadır.
Şehrin ana girişlerinden biri olan Kemer İstasyonu'nun çevresindeki semte verilen, 'Kemer' isminin Kervan Köprüsü'nden geldiği ileri sürülmektedir. Bu benzerliğin araştırılması, Kemeraltı adının kökeni için de bir katkı sağlayabilir. Kemeraltı'nı gezmiş olan bazı seyyahların anılarında, çarşıyı bütünüyle içine alan Kemeraltı gibi genel bir tanımla karşılaşılmamaktadır."