Öncelikle hayırlı ve bereketli bir Ramazan diliyorum. İbadet ve orucunuzu Allah kabul etsin. Bu hafta sizlerle kendi oğlumla yaşadığımız bir olayı da paylaşarak, önemli bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Kafe her zamanki gibi kalabalıktı. Gözlerimi kısarak buluşacağımız arkadaşlarımızı aradım. Ve buldum da... Önden, yorgunluktan şişmiş bacaklarımı sürüyerek ben, ardımdan elimizdeki ağır çantayı taşıyan kocam ve önüne bile bakmadan, elindeki iPad'i sımsıkı ellerle taşıyan oğlumuz onlara doğru ilerledik.
Sosyal yaşamdan hep zevk almış bir çift olarak, uzun süredir görmediğimiz arkadaşlarımızla sarılıp öpüştük. Zevkle kahvelerimizi ısmarlayarak sohbet etmeye başladık. Oğlumuz, hâlâ kafasını önündeki elektronik cihazdan kaldırmadan, minik parmağını acele hareketlerle ekrana sürtüp durmaya devam ediyordu. Bir süre sonra arkadaşlarımız, oğlumuzla ilgilenmeye başladı. Ona yaşına uygun sorular sordular: "Burak nasılsın? Biz görmeyeli boyun ne kadar da uzamış."
Oğlum cevap vermeye tenezzül bile etmeyerek önündeki oyunu oynamaya devam etti. Biz, annesi ve babası olarak utanç duyarak müdahale etmeye çalıştık ama nafile. Bir süre sonra arkadaşımız tekrar soru sormayı denedi: "Burak ne oynuyorsun? İstersen benim oğlumun iPad'indeki oyunları sana da yükleyelim, değişiklik olur."
Oğlumuzdan, gözlerini kaldırmadan, kuru bir yanıt geldi: "Gerek yok." Sözler havada asılı kaldı. Bu kez çok ileri gitmişti. O anda değil ama ertesi gün oğlumuzla babası uzun bir konuşma yaptı. Elektronik oyunları ve bilgisayarı kullanım süresini kısıtladık. TV seyredeceği süreyi ve programları da belirledik. Eğer toplum kurallarına uymaz, onu seven, ilgi gösteren kişilerle gözlerine bakarak ve doğru şekilde selamlaşmazsa, bu süre daha da kısıtlanacaktı.
İNTERNETİN HİPNOTİK ETKİSİ
Çocuklarımıza elektronik oyuncakları verdiğimizde, çok tehlikeli bir kapı açılıyor.
Onları gerçek dünyadan koparıyor ve gerçeküstü bir alana bağımlı kılıyoruz. Tek parmak hareketiyle adam öldürüyorlar. Öldürdükleri kişiler yeniden canlanıyor, savaşıyor ve bu durum çocuklara müthiş zevk veriyor. Kendilerini iki parmak hareketiyle kahraman sayıyor, bir şeyi başarmak için gerçekten uzun ve planlı efor sarf etmeyi öğrenemiyorlar. Sosyal hayattan da kopmaya başlıyorlar.
Bir başka evde, genç bir kız erkek arkadaşıyla chat yapıyor. Yani elektronik ortamda sohbet ediyor. Karşısındaki erkek ona "Bebeğim, canım," hatta "Karım," gibi kelimeler söyledikçe gerçekten aşk yaşıyormuşçasına heyecanlanıyor. İnanmak istediklerine inanıyor. Annesi endişelenerek kızıyor: "Bu çocuk seni kandırıyor. Görüşmeni istemiyorum."
Genç kız cevap veriyor. "Hayır, o benden çok hoşlanıyor. Hatta benimle evlenmek istiyor," diyor. Anne ise "Nereden biliyorsun? Teklif etti mi? Önce seni bizden istemek zorunda. Böyle şeylere güvenme hemen!" diye yanıt veriyor.
Genç kızın cevabı: "Anne baksana, 'Karıcığım,' diyor bana..."
Ne yapıyoruz biz çocuklarımıza? Bunun son dönemde bağımlılık haline geldiğini, çocuklarımızın mantıklarını tam geliştiremeden internet ortamının hipnotik etkisine maruz kaldığını görüyoruz. Eğer çocuklarınızda bunu gözlemliyorsanız, yasak koyduğunuzda çok tepki veriyorsa, gereksiz öfke nöbetleri geçiriyorsa, günlük yaşamını elektronik oyunlar ya da chat yapmak için erteliyorsa, hemen bir uzmana danışmanızda fayda var.
Bir bilgisayarı internete bağladığınızda, görünmeyen ışınlar ve kulağınızla duyamayacağınız bir frekans yayılır. Bazen bazı sitelerden yayılan ses frekanslarının, fark ettirmeden bilinçaltına korku, huzursuzluk, endişe gibi duygular yerleştirdiği söyleniyor.
Bunları kanıtlayamayız, ama hem kendimizi hem de çocuklarımızı zararlı etkilerin her türlüsüne karşı korumalıyız. Çünkü yaşları ilerledikten sonra yasaklamak ya da sınır koymak da bir çözüm getirmeyecek.
Ramazan ayının oruç yoluyla bedenin ve ruhun sadeleştirilmesi, beslenme alışkanlıklarımızdaki bağımlılık ve aşırılıkların törpülenmesi demek olduğunu düşünürsek, yavrularımızın elektronik orucuna girmesine ve bir nevi detoks yapmasına olanak sağlamalıyız diye düşünüyorum. Gerçek yaşama uyum sağlamış, bilinçaltı temiz kalmış nesiller yetiştirmemiz dileğiyle...