Ziyaretimize "Kahramanmaraşlı Hasan Belli" geldi. Hasan bey "ayağında çarık elinde asa, DYP için yollara düşenlerden."
Avukat... Otel sahibi.
Şimdi "DP'nin Genel İdare Kurulu üyesi."
***
Hasan bey bir taksi çevirmiş:
Ve "eski ağız alışkanlığıyla" şöyle demiş:
- Şoför bey beni DYP Genel Merkezi'ne götür.
Şoför "neresi" diye sormamış.
Ve Belli'yi "DP Genel Merkezi'ne" götürmüş.
***
Hasan Belli "ertesi gün" bir başka taksiye binmiş: Bu defa "partinin adını" doğru söylemiş:
- Şoför bey, DP Genel Merkezi' ne lütfen.
Şoför "abi, Balgat'taki bina mı?... Hani altında Migros olan... Değil mi" diye sormuş.
- Evet orası.
***
Hasan Belli:
* DYP şimdi DP oldu ama... Ankara'da DYP diye bir parti daha var.
*Ve onun da amblemi Kırat.
* DYP'nin ambleminde Kırat, sağa bakıyor.
* Bizim amblemdeki Kırat ise sola.
* Kafalar karışıyor.
***
Hasan Belli'nin anlattığına göre "DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, yarın Çanakkale'den yola çıkacak."
"15 il dolaşacak."
***
Hasan beyi uğurladıktan sonra Kocatepe Camii'ne gittik.
Bilgi Yayınevi sahibi Ahmet Tevfik Küflü'nün eşi Nezahat hanımın cenazesine. Orada İsmet Sezgin'i gördük.
"Hasan Belli'nin söylediklerini" anlattık. Ve sorduk:
- Ne olacak "DP mi desek, DYP mi desek" sizin partinin hali?
İsmet Abi "Hasan, yiğit bir dava adamıdır" dedi ve ekledi:
- Partinin hali içler acısı... Ama kararan gün kararıp kalmaz elbette.
***
Çevremizdekiler "konuşmamıza ilgi gösterince..."
Ve İsmet Abi'den "bir şeyler daha" duymak isteyince...
İsmet Sezgin "bana müsaade, gidip Ahmet Tevfik Küflü'yü teselli edeyim" dedi ve kayboluverdi.