Gül gibi bir mesleği vardı, kaymakamdı. Çalışkandı, valiliği garantiydi.
Kime uyduysa uydu, siyasete girdi.
"Altındağ'a belediye başkanı olacağım" dedi.
Ve oldu da.
***
Parti örgütünün çok sevdiği belediye başkanını "halk pek sevmez."
Halkın "kucakladığı" belediye başkanını da, parti örgütü pek istemez.
Zira "bizde adet böyledir."
Örgüt "belediye başkanını kendi emrinde görmek istemektedir."
***
"Başlangıçta" Veysel Tiryaki "çok çile çekti."
"Partiye" şikayet edildi.
Hem de "taa yukarıya... En tepeye."
"Genel merkeze."
***
Ve geldik bugüne...
Veysel Tiryaki "köhne Altındağ'ı, modernleşme yarışına sokan başarılı bir yerel yönetici" oldu.
Parti örgütü de "artık onu rahat bıraktı."
Ve "destek vermeye bile" başladı.
***
"Başkan seçildiğinde" gitmiş, konuşmuştuk.
"Mütevazı, saygılı, çalışan" bir Anadoluluydu.
4 yıl geçti aradan.
Altındağ çok değişti ama Veysel bey hiç, ama hiç değişmedi.
İyi ki "gül gibi mesleğini bırakıp da gelmiş."
Gelmiş ve "Altındağ'ı değiştirmiş."