Yılbaşında... Biletine büyük ikramiye çıkınca...
Temel, karısına "Bavulları hazırla" demiş: - Zenginler gezmeye Paris'e giderler... Biz de zengin olduğumuza göre... Fransa'ya gideceğiz. - Ama Temel... Oradaki insanlarla nasıl konuşacağız?... Sen Fransızca bilmiyorsun ki?
- Kim demiş onu?.. Çok iyi Fransızca konuşurum.
Paris'e uçmuşlar... Otele yerleşmişler... Sonra da şehrin en pahalı lokantasına, akşam yemeğine gitmişler.
Temel... Eliyle garsona "Gel" işareti yapmış.
Garson gelince de... Siparişlerini söylemiş:
- Fadime'ye lö balıkisyon ile dö la börekisyon... Bana da kuru fasiliyson, dö la bulgur pilavisyon... Yanında soğanisyon.
Biraz sonra... Siparişler eksiksiz gelmiş.
Temel'de bir hava... Bir hava...
"Gördün mü Fadime" diye öğünerek... Yemeğini yemiş.
Yemekten sonra... Temel garsona el sallamış... Hesabı istemiş:
- Lö hesabisyon.
Hesap gelmiş... Temel ödemiş... Ama... Garsona hiç bahşiş vermemiş.
Bu arada... Temel... Fadime'ye "Hava atmayı" sürdürmüş:
- Fadime... Zenginlik böyle işte... Fransa'ya geleceksin... Fransız gibi Fransızca konuşacaksın.
Bahşiş almadığına bozulan garson dayanamamış... Patlamış:
- Ben Trabzonlu olmasaydım sen Fadime yengeme zor hava atardın.