Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BURHANETTİN DURAN

Güvenli bölge bir adım olabilir mi?

Türkiye ve ABD arasındaki gerilimli ilişkilerin toparlanmasının önemine bir süredir değiniyorum. "Dibe vurmaya gerek kalmadan bir reset yapılmalı" diyorum. Bunun yolu da Washington'ın tek taraflı menfaate dayalı yaklaşımını değiştirmesinden geçer. Türkiye'nin milli güvenlik çıkarlarını göz önünde bulunduran yeni bir stratejik değerlendirme yapmasıyla olur. Bu değişimin kolay olmayacağını biliyoruz.
Ankara ve Washington arasındaki farklılaşmanın Doğu Akdeniz dahil yeni alanlara sıçramakta olduğunu da görüyoruz. Ancak yine de asıl olan, gerilimlerin ciddi bir yol kazasına dönmesini engellemek ve olumlu iş birliği alanlarını çoğaltmak. Bu arada da diplomatik müzakereye devam etmek.
İşte bu hafta başı önde gelen Türk yetkililer ikili ilişkideki bozulmayı durdurmak niyetiyle Washington'daydı.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın muhataplarıyla görüşerek Türkiye'nin tezlerini anlattılar.
Albayrak'ın Başkan Trump ile görüşmesi en kritik olandı.
Bu görüşmede Albayrak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın S-400 dahil diğer konulardaki mesajlarını iletti.
Görüşmenin iyi geçmesi Ankara-Washington hattında en büyük dayanağın hala Erdoğan-Trump arasındaki lider diplomasisi olduğunu gösteriyor. Ankara, S-400 meselesinde Kongre'nin CAATSA'yi Türkiye'ye karşı iletmesi durumunda Trump'ın muafiyet sağlama yetkisini kullanmasını istiyor. Tıpkı ABD'nin Yemen'de Suudilerin önderliğindeki askeri operasyona desteğini sona erdirecek tasarıyı veto etmesi gibi. Üçüncü kez veto yetkisini kullanarak Türkiye-ABD ilişkilerinin geniş çaplı bir krize girmesini engellemesini bekliyor. Ancak Amerikan kurumları ve Kongre Türkiye'nin haklı tezlerine kapalı görünüyor.

***
Türk heyetiyle aynı günlerde ben de SETA DC'deki Suriye paneli için Washington'daydım. Yaptığım görüşmelerden anladığım CAATSA yaptırımları tehdidi Amerikan bürokrasisinde yaygın bir tavır.
Ve S-400 meselesinin derin bir krize dönüşmemesi için Trump mutlaka inisiyatif almalı. Bakalım Trump, Suudi Arabistan için yaptığını Türkiye için yapacak mı?
F-35 projesinden çıkarılma veya CAATSA yaptırımları gibi ihtimallerin ilişkileri yeniden zehirlenmesini durduracak mı?
Anlaşılan, S-400 meselesi son yıllardaki "müttefiklik" ilişkisinin en kritik meydan okuması olacak. Hatırlayalım bu noktaya 2013'den geldik. Türk- Amerikan ilişkilerini bozan temel faktör Suriye iç savaşında takip edilen farklı politikalardı.
Önce DEAŞ ile mücadelede yarıştık, sonra da ABD'nin YPG'ye desteği sebebiyle ilişkiler iyice gerildi. Üzerine FETÖ ve Halkbank gibi konular eklendi.
İlginçtir, belki de yine Suriye ilişkilerde toparlanma için bir fırsat sunuyor.
Güvenli bölge konusunda anlaşma olması son yıllardaki bozulmayı durdurucu bir etkide bulunabilir. Elbette bu tür bir adım için Obama'nın hala yanlışta ısrar eden Brett McGurk gibi bürokratlarını değil, hatayı görenlerini dinlemek lazım. ATC Yönetim Kurulu Başkanı James Jones'un (Obama'nın eski ulusal güvenlik danışmanı) yaklaşımı buna bir örnek: "Kırmızı çizginin ihlalinin ardından Suriye'de güvenli bölge oluşturulsaydı o zaman mülteci akını da önlenmiş olurdu. Kırmızı çizgi ihlal edildikten sonra bunu yapmamak stratejik bir hata oldu." Obama'nın Erdoğan'ın güvenli bölge önerisini dinlememesi hataydı.
Şimdi Trump, askerlerini Suriye'den çekerken hem bu öneriyi hayata geçirme imkanına sahip. Hem de ilişkilerde bir toparlanma sürecini başlatabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA