Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Credo: İnanıyorum

KARLSRUHE - "Sevgi yüreğinin kapılarını aç / Ruhunu iyilikle sarmala / Ruhunu arındır / Hor görme, çocukları öldürme / Kalbini aç, bir okyanus olacaktır / Her gün savaşmayı bırak, her gün, her şey barış olsun / Mevlana'ya kulak ver, sözlerine kulak ver."
Gonca Girgin, İstanbul'dan "hoşgörü"nün sesini taşıdı dünyaya...
"Yakın da olsa, uzak da / Olduğun yere geleceğim / Umudum / Birlikte tek kişi olmamız / Korkma, ortak menfaatlerin gerekliliğini anlayabilirim / Korkunun ortasında birlikte bir ses bizi rahatlatacaktır."
Suzanne Savage, Belfast'tan "umud"un sesiyle bezedi dünyayı...
"Yaşamımın yarısını verirdim / Ağlayan bir çocuğu / Güldürmeyi / Başarabilen / Herhangi birine / Yaşamımın / Yarısını verirdim."
Ranin Hanna, Kudüs'ten "hayat"ın sesiyle dolaştı dünyada...
30 Nisan 2004 Cuma gecesi 21.00'de, bütün bu seslerin "kavuşum" noktası Karlsruhe Şehir Tiyatrosu'nda dil, din, ırk, renk ayrımı gözetilmeksizin "etnik ve dini birliktelik" uyumunun güzelliğini yaşadım.
O gece müzik, video, söz, görüntü ve bilişim teknolojisi ile İstanbul, Belfast ve Kudüs Karlsruhe' ye bağlanmıştı. Konseri Karlsruhe'de izlerken hem İstanbul Aya İrini'de idim, hem Belfast ve Kudüs'te... Zaman ve mekan müziğin coşkusunda erimişti sanki... Bu, "United Colors of Benetton"un iletişim ve araştırma merkezi
"Fabrica"nın Karlsruhe Şehir Tiyatrosu ile ortak yapımı multimedya müzik gösterisi "Credo"nun dünya prömiyeri idi, ama aslında savaşların halen sürdüğü günümüz dünyasında dil, din, ırk, renk ayrımını yok etmeye ve herkesi barışta birlik olmaya çağrıydı.
Bu çağrıda Tevrat, İncil, Kuran yanında başta Mevlana olmak üzere G.H. Lessing, Erich Fromm, V.S. Naipul, Kahlil Gibran gibi düşünür ve şairlerin imzası da vardı, kimliklerini "babam Hintli, annem Hıristiyan", "babam Türk, annem Ermeni", "annem siyah, babam beyaz", "İskoçyalıyım, Malezyalıyım, Afrikalıyım" diye açıklayan gençlerin güler yüzleri yanında çocuklarını teröre kurban veren Filistinli ve İsrailli annelerin feryatları da...
Çünkü dünyada acıyı en çok anneler çekiyor ve savaşta en çok ölen de çocuklar...
Dünyanın geleceği ise gençlerin elinde... Fabrica ile Karlsruhe Şehir Tiyatrosu'nun ortak yapımı projenin müziğini Andrea Molina bestelemiş, orkestrayı da Molina yönetti. Projenin sahne yönetmeni Achim Thorwald, vokali ve perküsyonisti David Moss idi.
Sahne önünü kaplayan kare biçimindeki tel örgüler, seyirciyi müzisyenlerden ayırmanın tersine onları da sahne içine almıştı. İzleyici bir aynaya bakar gibi, kendisi de müzikle anlatılanların içindeymiş hissine kapılarak izledi konseri... En azından ben böyle idim.
Şimdi merakla "Credo"nun yakında yayımlanacak DVD'si ile 2005 İstanbul Uluslararası Müzik Festivali"nde tekrar sahnelenmesini bekliyorum.
Konser sonu bitmeyen alkışların akıntısına kapılmışken "Menzil" kitabımda yer alan "Su Kavuşumu" şiirimi düşündüm. "Su kavuşumu", Kars çayı ile Narman suyunun Çoruh ırma- ğıyla birleştiği yerin adı idi. Karlsruhe'de de din, dil, mezhep, ırk, renk bir "su kavuşumu" misali müziğin akıntısında birleşmiş, insanı ve insanlığı barışa, umuda, sevgi ve sevdaya çağırıyordu.
Çünkü hayatın menzili geriye dönmeyeceği gibi geçmişte de kalmayacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA