Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÖZÜN ÖZÜ ÜNAL ERSÖZLÜ (EGE)

Dipten gelen dalga Ahmet Küçükbay

Ahmet Küçükbay; 10 yılın üzerinde bir süre, genellikle uzaklardan, sessizce izlediğim bir isim. Hemen hemen aynı yaşlardayız. 1958 Manisa doğumlu. Ege'nin sıcak rüzgarlarını yansıtan, iyi yürekli, utangaç duruşlu adam. Bir kez ofisinde ziyaret etmiştim; konuşurken başarılı işler yaptığından söz edilince mahçup bir ifadeyle yüzü kızarıyordu. Dikkatimi çekmişti; mütevazılığının gölgesi altında, bir kişinin yüzünün kızarmasını; insanlığın değerli ışık göstergesi olarak yorumlarım. Ahmet Küçükbay, dipten gelen güçlü dalga; 'zorluklar okyanusunun' ortasından çıkmış, İzmir'de son yıllarda 'sermaye' kartlarının yeniden dağılımının; 'sermaye birikimi değişiminin' aslında en somut simgesi. 20 yıl kadar önce, sahibi olduğu Orkide'nin, bu kadar büyüyebileceğini birileri söyleseydi, kimsenin aklına gelmezdi, kimse de inanmazdı. Ama ticaret hayatına, Manisa Kırkağaç'ta, babasının bakkal dükkanında başlayan, ilkokul mezunu Ahmet Küçükbay, kendi hayatının 'büyüleyici şiirini' yazarak, büyük, alkışlanacak bir başarı öyküsünün altına imzasını attı. Yaptığı işler kadar, kişisel yaşamı da, bir başarı öyküsünün parçası:

***

Yıl 1965. Küçükbay, henüz ilkokul birinci sınıfta. Okulda sevilen, okulunun da sevdiği bir öğrenci. Babası Akif Bey, Manisa Kırkağaç'ta 'Küçükbay Bakkaliyesi' ni işletiyor. Oğlu Ahmet, her ne kadar okulunu çok sevse de, çıkışta soluğu heyecanla bakkal dükkanında alıyor. Henüz ilkokul birinci sınıfta; ama bazen kasada, bazen de tezgahın arkasında. Sabahın erken saatlerinde bile okul yollarına düşmeden önce, babasına yardım ettiği günler oluyor. Bir yanda erkek çocuk için, çok sevilen 'baba figürü' var; diğer yanda ise ilkokul bitinceye kadar ticaretin içinde yoğrulan çocukluğu. Bu faktörler, ilkokul sonrası hemen ticaret denizinin içine atılmasını teşvik ediyor Küçükbay'ın. Hiç vakit kaybetmiyor. Gelecekte çizeceği 'basiretli tüccar' portresinin ilk temelini çoşkuyla atıyor o yıllarda. Sonra Akif Bey'in 'bakliyat dükkanı' giriyor sıraya. Bu arada baba bu işleri yürütürken, oğul hep yanında; sevgiyle, hayranlıkla izliyor babanın enerjisini. Bakliyat dükkanı gelişirken, bir yandan da at arabasıyla başladıkları pazarcılıkta büyüyor Küçükbay Ailesi. Önce o günlerin 'ünlü moto guzzisi' giriyor hayatlarına. Dolaşmadık nokta, çalmadık kapı bırakmıyorlar o moto guzzi ile...
***

Guzzi yetmiyor; ilk kez Toyota marka bir kamyonet ile büyüyor pazarcılık hayatları. Bu arada yıllar çabuk akıyor; baba Akif Küçükbay çalışkan mı çalışkan; 1969 yılında bir de toptan bakkaliye işine geçiyor. Çok çalışma; hızlı, ama tasarruflu, öz kaynakla büyümeyi getiriyor Küçükbay ailesine. Yıllar yılları kovalıyor. Baba koşuşturmayı sürdürürken, ticaret hayatına daha ilkokul birinci sınıftayken atılan oğlu, hayatın zorlu çarklarında piştikçe pişiyor. Girişkenliği, insanlarla kurduğu saygılı ilişki tarzı, sözünün eri olması, onu ticarette henüz çocukluğunda bile farklı kılan özelliği oluyor. Ve geliyoruz sene 1974'e.
***

Ahmet Küçükbay 16 yaşına gelmiş. Baba Akif Küçükbay, çok genç olsa da, oğlunun sorumluluk alabilecek olgunluğa geldiğini görüyor. Bu olgunluk, Ahmet Küçükbay'a ekiple birlikte yürüttükleri 'pazar işlerini' üstlenmeyi getiriyor. İlk liderlik sınavını, o küçük ekiple pazarlarda veriyor. O sınavdan da, başarıyla çıkıyor. Ele avuca sığmayan, bazı günler neredeyse 24 saate yakın süre çalışan gencecik Küçükbay, tam üç yılda babasından devraldığı pazarcılık işini, babasının bile inanamayacağı boyutlara taşıyor. Bu yıllarda baba Akif Bey de boş durmuyor. Kurduğu sistem yürürken; otobüs, araba ve kamyon alım satım işlerine giriyor. O işi ilerletiyor. Çok para kazanıyor işler toplamından. Küçükbay ailesi, 1977 yılında, orta ölçekli, sağlam bir işletme olmayı başarmış; iş yaptıkları piyasalarda, güvenilir, sevilen, basiretli tüccarlığın temsilcileri haline gelmiş durumdalar. Ama her uzun yolun, hayatta olduğu gibi, dönemeçleri, büyük kavşakları var.
***

Küçükbay ailesi için dönemeç, geleceği belirleyen kavşak, sene 1978. Ahmet Küçükbay, 20 yaşında. Baba Akif Küçükbay, büyük atılım için, ilkokul yıllarından o güne yetiştirdiği oğluna, çok güven duyuyor. Çünkü ticaretle yoğrulmuş, 16 yaşında emanet ettiği bir işi, karşısına kendisini de şaşırtacak kadar büyüterek getirmeyi başarmış. Baba kendisini yalnız hissetmiyor. Tam aksine oğlu ile dağları feth edecek kadar güçlü. Aile Akbank ile pazarlık masasına oturuyor; Bornova'da şu anda Küçükbay Tesisleri'nin bulunduğu yağ ve sabun fabrikasını, Akbank'tan 3 milyonu peşin, 2 milyonu vadeli, satın alıyor. İşte Küçükbaylar'ın sanayicilik serüveni tam 33 yıl önce böyle başlıyor.
Ayçiçeğinde günlük 5 ton, sabunda haftada 20 ton üretme kapasitesine sahip fabrika baştan aşağıya yenileniyor. Ahmet Küçükbay, babasının kendisine verdiği bu görevi de kısa sürede tamamlayıp, yine ailenin 'bir an önce kararıyla' vatani görevini yerine getirmek üzere Hacılarkırı'ndaki birliğine teslim oluyor. Bir solukta geçen askerlik yılları, sene 1980.
Ahmet Küçükbay, askerden döndüğü gibi izin bile yapmadan kendisini fabrikanın satış bölümünde çalışırken buluyor. İşler hızla ilerliyor. Baba Küçükbay'ın niyeti, kısa sürede pazarlamadan çekilerek, tüm işleri büyük oğlu Ahmet Küçükbay'a devretmek; ayrıca küçük oğlu Halil Küçükbay'ı da, onun yetiştirmesini sağlamak. Zaman içinde hepsi gerçekleşiyor. Akif Küçükbay aktif iş hayatından çekiliyor. Bugünlerde Orkide'nin tüm üretim süreçlerinin başında bulunan Halil Küçükbay'ı da, ağabeyi yetiştiriyor. 1984'te fabrikaya zeytinyağı kontinü tesisi kuran ve 100 tonluk bir rafine üretim tesisini devreye alan Küçükbay Ailesi, bayilik çalışmalarına hız vererek, Orkide markasıyla, Türkiye geneline mal satmaya başlıyor.
***

Sonuçta 25 - 30 kişiyle başlayan sanayicilik maratonu, yıllar içinde Orkide'yi günlük 1500 ton üretim kapasitesiyle, sürekli yenilenen yatırımlarıyla, Türkiye'nin en bilinen markalarından biri, en güvenilir şirket konumuna getiriyor. Ahmet Küçükbay'ın 2004 yılında ilerleyen yaşlarda vefat eden sevgili babasından aldığı en önemli iş felsefesi ise "Borçsuz büyümek."
Yakın çevresi Ahmet Küçükbay'ın 'ticarette borca girme, peşin al, peşin sat, yatırımı kendi öz kaynaklarınla gerçekleştir' felsefesine ömrü boyunca sadık kaldığını belirtiyor. Kardeşi Halil Küçükbay da aynı felsefeyi özümsemiş. Bu sayede Orkide zirveye doğru yaklaşıyor. Yine Ahmet Bey'in dostlarından yansıyan anı çemberinde; baba Akif Küçükbay'ın örnek tüccarlığı anlatılırken; 'zamanında iki kalıp sabun alsalar, birinin parasını mutlaka peşin öderlerdi' deniyor. Akif Küçükbay, oğlunun sırtlandığı pazarcılıkla birlikte, o yıllarda hiçbir zaman bu kadar büyüğünü hayal edemediğini anlatırmış. Yani büyük hayali inşa etmek babasının girişim ruhunu kalbinde taşıyan hep inancını saygınca, örnek şekilde içinde yaşayan Ahmet Bey'e nasip olmuş.
***

Bugün Orkide tam 81 ilde bayilik zincirine sahip. Üstelik 100 ülkeye ihracat yapabilmeyi başarıyor. Ahmet Küçükbay, 2005 yılında Bornova'da hizmete açtıkları Orkide İlköğretim Okulu ile babasının bir düşünü daha gerçekleştirmiş. Küçükbay'ın keyif alarak sürdürdüğü görevlerden biri de, yine İzmir'in dördüncü vakıf üniversitesi unvanını taşıyan Gediz Üniversitesi'nde üstlendiği Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcılığı. Evli ve üç çocuk babası Ahmet Bey, çevresinde de hep örnek kişilik olarak tanınıyor. Sessiz, mütevazı, çalışkan. İyi insanlığı ise 'gizlenmiş cevher' gibi. Yine yakın çevresinden yansıyan bilgi notları arasında, yoksul insanlara yaptığı yardımlar, okuttuğu çocuklar da sır gibi saklı. Küçükbay'ın bu çalışkanlığı, iyi enerjisinin getirdiği bereket, ticarette ve sanayideki geniş vizyonu, bugün Orkide'yi Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşu arasında 133. Sıraya yükseltti. Küçükbay, bu hızla Orkide'yi çok yakında ilk 100'e sokacak gibi. Düşünün grubun 2011 ciro hedefi 500 milyon dolar ve üzeri. Son yatırımı ise 150 dönüm alanda kuracağı ham yağ fabrikası. Maliyet 50 milyon dolar. Bu yatırım 500 kişiye istihdam sağlayacak. Ahmet Bey, İzmir'de kazanan, vergisini İzmir'de yatıran, İzmir'den uzaklaşmayı düşünmeyen bir işadamı. Tam İzmir aşığı. Rahmetli babasının adı Orkide'de oğlu Akif ile yaşıyor. Japonya'da eğitim alan Akif, bugünlerde New York'ta pazarlamanın başında. Çünkü Orkide markası Amerikan raflarında. Düşünüyorum da Ahmet Bey'in hayat hikayesi derinlikli ve etkileyici; ilkokul mezunu bir insanın bu vizyonu yaratması ve hala kendi hayatının şiirini yazarken, bir görüşmede bile en utangaç haliyle, mütevazı duruşuyla yüzünün kızarması, ne iyi bir şey. Çünkü sadece büyük sanayici olmak yetmiyor, bir de iyi insan olmak gerekiyor. Yeryüzü misafiri olduğumuz bu hayatta, en değerlisi iyi insan olmak. Ahmet Bey'in iyi insanlığı da alkışlanacak kadar güzel...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA