Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FAHRETTİN ALTUN

Ha FETÖ ha PKK

Sömürgeciler yılmıyor. Terör örgütleriyle Türkiye'yi terbiye etme çabasından bir türlü vazgeçmiyorlar. Kabul edelim ki, bu yöntem yıllar yılı işe yaradı. Türkiye ne vakit kendisine çizilen rotanın dışına çıksa, ya da böyle düşünülse terör silahı ateşlendi.
Terör, on yıllarca Türkiye'yi istim üzere tutmak için başvurulan ucuz bir araç olarak kullanıldı. Sömürgeciler günden güne çıtayı yükselttiler.
İlk zamanlarda toplumsal taban bulma imkanı olmayan, tarihsel bir nefretten beslenen terör örgütleri işe koyuldu. Ermeni terör örgütleri Türkiye'yi hedef aldı. Yetmedi, bu kez sahaya toplumsal taban bulma ihtimali olan terör örgütleri sürüldü. PKK ve irili ufaklı radikal sol örgütler bu noktada devreye girdi. Onun yetersiz kaldığı noktada devletin içine zerk edilmiş bir başka terör örgütü, FETÖ sahneye çıkarıldı.
Sadece bu kirli araçlarla sonuca ulaşılamadığı düşünüldüğünde Ortadoğu'yu düzenlemenin yeni aracı olarak tedavüle sokulan DAİŞ'in Türkiye'ye yönelmesi temin edildi. Türkiye bütün bu terör örgütlerinin saldırılarına aynı anda muhatap oldu.
PKK Türkiye'yi güneyden kuşatma ve içeriden bölme stratejisinin taşeronu olarak mesai harcadı. FETÖ, Türkiye'nin siyasi istikrarını ortadan kaldırmak ve devleti sömürgecilerin hizmetine sunmak için uğraştı. DAİŞ, Türkiye'yi uluslararası sistemin dışına çıkarmak ve Türkiye'nin kültürel ve ekonomik bir cazibe merkezi olmasını engellemek için kullanıldı.
Hep birlikte Türkiye'yi hedeflediler ve koordineli olarak hareket ettiler.
PKK ve DAİŞ'in nasıl paslaştığını 6-8 Ekim olaylarında, 7 Haziran seçimlerinde, PKK'nın "devrimci halk savaşı" başlattığını duyurduğu 14 Temmuz sonrasında çok net görmüştük. DAİŞ, PKK'nın Türkiye sınırları içinde terör eylemleri gerçekleştirmesi için "gerekli bütün koşullar"ı sağlamıştı. PKK'nın Türkiye'de bir iç savaş başlatma planına hizmet etmek için elinden geleni ardına koymamıştı.
Şimdi konuşmamız gereken bir başka, çok daha hayati ve bir o kadar da kirli bir ilişki ve işbirliği var. FETÖ'nün PKK başta olmak üzere Türkiye'de faaliyet gösteren terör örgütleriyle ilişki ve işbirliği. Her şeyden önce belirtilmesi gereken bu ilişkinin organik, işbirliğinin de gönüllü bir işbirliği olduğudur.
Karşılıklı yarar esasına göre yürüyen bu ilişkide nihai hedef Türkiye'nin çökertilmesi, sömürgecilerin planlarına uygun bir hale sokulmasıdır. Yani, küçültülmesi, bölünmesi, istikrarsızlaştırılması ve yeniden uluslararası bağımlılık sisteminin bir parçası haline getirilmesi.
Bu amaç uğruna FETÖ PKK'ya, PKK da FETÖ'ye yarar sağladı. FETÖ PKK'nın büyümesi için ortam sağladı. Emniyet, ordu ve yargıdaki unsurları PKK'nın önünü açmak için her yolu denedi. Siyasi cinayetler işlendi. Yargı erki toplumsal infial uyandırmak ve PKK'nın siyasal ve toplumsal desteğini artırmak için manipüle edildi. F-16'larla sivil hedefler bombalandı. PKK'yla askeri mücadelenin sağlıklı bir şekilde yürütülmesi bizatihi ordudaki FETÖ'cüler eliyle engellendi.
Bugün öğreniyoruz ki 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan "suikast timi"nin komutanı olan kişi, hatırı sayılır bir süredir PKK elebaşılarının olduğu koordinatları "ilgili birim"lere bildiren tuğgeneralin ta kendisi. Yine öğreniyoruz ki PKK elebaşılarına vurulacakları bilgisi her seferinde yarım saat öncesinde "içeriden" ulaştırılmış ve teröristler kaçmış.
FETÖ, PKK'ya hizmet ediyor da PKK FETÖ'ye hizmet etmez mi? "Darbe" yapmaya kalkan FETÖcü teröristlere kim "darbe ortamı" sunmak için uğraştı? Kim FETÖ'cü teröristlere "iç savaş ortamı" hediye etmek için kıvrandı durdu? Ne yaparlarsa yapsınlar. Sömürgeciler ve onların işbirlikçileri milletin dirayeti, feraseti ve cesareti karşısında duramadılar, duramayacaklar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA