New York'taki son günümüzde Cumhurbaşkanı Erdoğan "Cuma ve cumartesi gününü iyi izleyin" demişti. Gerçekten de doludizgin geçti o iki gün.
Önce Milli Güvenlik Kurulu, ardından Bakanlar Kurulu toplandı. Sonra da TBMM'de Suriye ve Kuzey Irak tezkeresi kabul edildi. MGK'nın da, Bakanlar Kurulu'nun da TBMM'nin de verdiği mesaj netti: Kuzey Irak yönetimi bu tehlikeli yoldan dönmez, bu kaos planından vazgeçmezse bu takdirde Türkiye bütün güç unsurlarını kullanarak sürece müdahil olur.
Hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ Bakanlar Kurulu toplantısından sonra son derece net konuştu. Bozdağ "Türkiye olarak son bir kez daha Kuzey Irak bölgesel yönetimine çağrıda bulunuyoruz, aklı selim ile hareket edin. Bu referandumdan vazgeçin" dedi. Bozdağ'ın Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı açıklamalar Türkiye'nin sadece referandumun ertelenmesini değil, iptalini istediğini de ortaya koyuyordu. Başbakan Binali Yıldırım da "Referandum ısrarının elbette bir bedeli olacak" dedi ve "Bu konuda Türkiye ikili anlaşmalardan doğan haklarını kullanmaktan çekinmeyecektir" mesajını verdi. Diğer yandan cumartesi günü Irak Genelkurmay Başkanı Ankara'ya geldi ve Türk mevkidaşı ile görüştü.
Ne yazık ki aynı gün acı bir olay yaşandı ve Kuzey Irak sınırında konuşlanan PKK'lı teröristler Şemdinli askeri üs bölgesine doçkalarla saldırdı ve biri asker, biri işçi iki kişi şehit oldu, iki kişi de yaralandı.
Ülkenin hayati ulusal çıkarları tehdit ediliyor mu?
Açık ve ulaşılabilir bir hedefimiz var mı?
Riskler ve maliyetler bütün yönleriyle analiz edildi mi?
Şiddet dışı bütün siyaset araçları tüketildi mi?
Makul bir çıkış stratejimiz var mı?
Bu operasyona kamuoyu destek veriyor mu?
Uluslararası kamuoyu desteği söz konusu mu?