Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Kapitalizm’de ‘Kelebek Etkisi’ dönemi

'Kelebek Etkisi' kavramı aslında meteorolojik bir kavram, ama okuyucularımız daha ziyade Hollywood'dan hatırlarlar. Devamı da çekilen zaman yolculuğu ve paralel evren hikâyeli Butterfly Effect (Kelebek Etkisi) filminden ötürü…

Amerikalı meteorolog ve matematikçi Edward N. Lorenz 'Kelebek Etkisi'ni 1963 yılında teorize etti ve onu kabaca şu cümleyle açıkladı:

"Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir."

Bu teori, meteorolojide küçük bir etkinin katlanarak bir çığ gibi büyümesi ana fikrine yaslanıyordu. İşte bu iklim teorisinin Koronavirüs'ün birdenbire yayılmasıyla medikal alanda doğrulandığını gördük. Bir yarasa kanat çırptı, dünyanın anası ağladı deyiş yerindeyse. Dolayısıyla iklimde geçerli olanın, tıpta da geçerli olduğunu pandemi sürecinde anladık. Şimdi aynı şeyin ekonomide de geçerli olup olmayacağını tartışmanın zamanı.

'YEŞİL KELEBEK' 1944'TEN SONRA NASIL UÇTU?
ABD kapitalizmi ve giderek emperyalizmi, iki yeşil metaforuyla anlatılır; Doların yeşili ve asker üniformasının yeşili... Gerçi krem rengi üniforma da kullanıyor ABD ordusu, ama metafor, metafordur. ABD hegemonyasının bir numaralı sembolü olan dolar, bu yazının diline tercüme edersek 'Yeşil Kelebek', iklimdeki Kelebek Etkisi teorisini, 1944 yılından itibaren yukarıdan aşağıya bir etki oluşturarak gerçekleştirdi.

1944'te Bretton Woods adı verilen bir kasabada, daha doğrusu kasaba da değil, kasaba içi bir bölgede Birleşmiş Milletler'i topladılar. (ABD, bir kasaba medeniyetidir. ABD'nin, barbarlık üzerine inşa ettiği medeniyetin temelidir kasaba. Western filmlerden bile anlaşılır bu.)

İşte orada Uluslararası Para Anlaşması yaptılar ve dediler ki, her ülkenin parasının değeri dolar esas alınarak belirlenecek. İşte o gün dolar, bir 'Yeşil Kelebeğe dönüştü ve kanatlanıp uçtu! Kendi para birimimiz açısından konuşursak; 1944'te 1,35 TL olan dolar 2002'de 1,5 milyon TL oldu.

Sonra 2005'te TL'den altı sıfır atıp doları, 1944'teki yaklaşık değerine, yani 1,34'e sabitledik ama şimdi 17 TL'ye dayanmış vaziyette. Yani 17 yılda 17 kat değerlendi. Her yıl bir TL değer kazandı paramız karşısında.

BİREY, AİLE VE DEVLET; DOLARA KARŞI…
Bu döngüyü kırmak lazım. Ama Rusya-Ukrayna Savaşı sürecinde bile gördük ki; bu, o kadar da kolay değil. Rusya ruble ile doğalgaz alışverişini zorunlu kılıyor. Çin, Hindistan, Türkiye, hatta yer yer Avrupa destek verirse doların gücü kırılır. Ve de tabii küresel sermaye de… Ama şimdilik bu konuda bir fikri konsensüs ve karşı eylem oluşmuş değil.

Ekonomide 'Kelebek Etkisi' teorisi pandemi sonrası için geçerlilik kazandı denilebilir, ama şimdilik aşağıdan yukarıya değil, yukarıdan aşağıya işliyor.

Ve doların küresel etkisi kırılmadıkça aşağıdan yukarıya doğru işlemesi biraz zor görünüyor.

Bununla birlikte tüketici düzleminde, bireysel olarak bile 'ekonomik' prensiplerle hareket edilmesi gereken bir zamanda yaşıyoruz. Herkes ekonomiyi, kendi mikro ekonomisinin tecrübeleriyle öğrenmeye başladı. Bunun ekonomiyi makro boyutta birdenbire etkilemesi güç.

Ve fakat son dokuz aydır çok daha yakıcı biçimde hissettiğimiz bu sorunu birey, aile ve ulus devletler işbirliğiyle çözmek zorundayız. Burada ilk görev de devletlere düşüyor.

Gerekirse doların hegemonyasının kırılması için ulus devletlerin rakibi küresel sermayeyle de işbirliği yapılabilir. Zira aksi seçenekte Yeşil Kelebek'in her kanat çırpışının her haneyi sarsan fırtınalara sebep olduğunu artık tecrübeyle biliyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA