Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MERYEM GAYBERİ

Başbakan'dan bir "Kazan-kazan" hamlesi daha!

Meclis'in açılmasıyla birlikte siyaset de hareketlenmeye başladı. Üç seçimin arifesindeyiz. Haliyle bundan sonra da politik arena epey yoğun ve farklı geçecek gibi. Neden farklı diyorum biliyor musunuz? Başbakan'ın sözlerinden dolayı.
Başbakan ilk defa Atv-ahaber ortak yayınında bahsetmişti. Daha sonra da Salı günkü ilk grup toplantısında altına çizerek bir kez daha vurguladı. Konu şu; Başbakan Erdoğan bundan sonra "istemezükçü" muhalefet liderlerinin hakaretlerine cevap vermeyeceğini ve onların muhalefet diye yaptığı düşmanlığı ve muhatap almayacağını açıkladı.
Seçimler yaklaştıkça Başbakan'ın bu kararının haklılığı daha iyi anlaşılacak. Bu durum, Türkiye'de siyaset yapma tarzının da değişmek zorunda olduğunu herkese gösterecektir.

***
Medyanın "Salı kabusu" adını taktığı Grup Toplantıları epeydir birçok insanı rahatsız ediyordu. Meclis Başkanı Cemil Çiçek'i bile isyan ettirecek bir noktaya gelen grup toplantılarının, Başbakan'ın bu kararının ardından biraz daha düşük tansiyonla geçeceğini tahmin ediyorum. (Gerçi CHP lideri Kılıçdaroğlu, iki yıldır her Salı olduğu gibi bu ilk Grup'ta da 'Yalancı Başbakan' diye söze başlayarak milim değişmediğini gösterdi) Ama yine de Başbakan'ın aldığı kararın siyasetteki tansiyonu düşüreceğine inanıyorum.
***
Maalesef Meclis çatısı altında "muhalefet" yapan, hakkı teslim eden, doğruya doğru, yanlışa yanlış diyecek hakkaniyetli bir muhalefet yok.
Ya tüm eleştirilerini en yüksek tondan bağırarak gösteriyorlar ya da eleştiri altında meseleleri kişiselleştirme yoluna gidiyorlar.
***
Siyasetin doğasında polemik ve laf atma vardır. Fakat dünyanın hiçbir yerinde bizdeki kadar çelişkili bir muhalif retorik yoktur.
Özellikle Gezi olaylarından sonra kutuplaşmanın çok daha arttığını görüyoruz. Başbakan her konuşmasında "Biz 76 milyonla birlikte Türkiye'yiz" dese de maalesef muhalefet , bu kutuplaşmayı artıracak sözler söylemekten, Başbakan'ı "otoriter" gösterme taktiğinden pek geri durmuyor.
***
Önce Başbakan'a "Diktatör", "Yalancı", "Hain" derler. Ardından aynı Başbakan'ın üslubunun sertliğinden yakınırlar. Başbakan'ın yaptığı her icraatı yerin dibine sokarlar, hiçbir icraatını beğenmez ve antidemokratik olduğunu söylerler.
Yine ardından demokrasi adına tüm adımları ve reformları Başbakan Erdoğan'dan beklerler. Gerçi onlar da haklı. Siyaseten ufukta iktidar olma şansının olmadığını gördükçe Başbakan'dan medet ummaları normal.
***
Başbakan Erdoğan'ın, "Demirel-Ecevit tarzı kutuplaşmadan nemalandığı" iddiaları var bir de. Ben bu eski siyaset tarzının AK Parti iktidarı tarafından tercih edildiğini sanmıyorum.
Çünkü dünyanın her demokrasisinde muhalefet liderleri, Başbakan'ın hedefine girerek kendilerine iktidar alternatifiymiş imajı çıkarmaya çalışır. Yani sanıldığı gibi polemiklerden AK Parti'den ziyade muhalefetin nemalanıyor olması daha gerçekçi.
Başbakan'ın polemiğe girdiği muhalefet lideri, toplumun gözünde "geleceğin başbakanı" imajına bürünüyor olabilir. Ama Başbakan, gelecek hedefine odaklanmak yerine muhalefetin hakaretlerine laf yetiştirmeye çalıştıkça hizmetler irtifa kaybedip yavaşlayabilir.
***
Türkiye toplumu sanılanın aksine kutuplaşmadan, polemikten, hakaretlerden, şiddet dilinden hazzetmiyor.
Aksine güven veren, sağlam ve dik duran, geleceğe bakan, değişimci ve reformcu siyasal partileri ve liderleri daha çok seviyor.
Dolayısıyla Başbakan Erdoğan'ın aldığı bu polemiğe girmeme, hakaretleri muhatap almama kararının ilk seçimlerde AK Parti'nin artı hanesine yazılacaktır.
Umarım müzmin muhalefet liderleri de bu kavgacı tarzın toplumsal karşılığının olmadığını biran önce anlar da siyasetin alanı genişler ve huzur bulur…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA