Geçtiğimiz aylarda Minecraft diye bir oyun keşfettim. Daha doğrusu keşfetmedim, Reddit denilen link paylaşma sitesinde gördüm ve merak edip denedim. Hatta denemekle de kalmayıp Minecraft bağımlısı olup çıktım. Minecraft dışarıdan bakınca, ya da birisi size oyunu anlattığında anlayamayacağınız, ancak ve ancak oynadığınızda insanların neden bu oyuna ilgi gösterdiklerini anlayabileceğiniz bir oyun.
Minecraft aslında çocukluğumuzun vazgeçilmezi Lego’larla aynı mantığa sahip. Tamamen serbestsiniz, elinizde tonla parça var ve bunları birleştirip ortaya anlamlı birşey çıkarmak istiyorsunuz. Hayatında Lego görmemiş bir insana “İşte küçük bloklar var, onları üstüste koyup araba, ev yapıyorsun” diye anlatabilirsiniz. Görene kadar birşey anlamayacaktır. İlk oynadığında da heyecanla birşeyler yapıp “Bak! Güzel mi?” diye çevresine soracaktır (Çocuklardan bahsediyorum, 40 yaşındaki adamın Lego’larla bu kadar heyecanlı oynamasını beklemiyorum tabii).
Anahtar nokta şurası: İnsanlar kendi yaptıklarını, kendi beğendiklerini diğer insanlara göstermekten zevk alıyorlar. Sosyal medya kavramının hayatımıza bu kadar oturmasının tek sebebi de bu. İnsanlar “Benim beğendiğim bu. Bak, sen de beğenirsin.” demek istiyorlar. Facebook, Twitter, Foursquare, Reddit, Ekşi Sözlük, İnci Sözlük, Digg ve daha nicesi insanlara bu paylaşma hissini yaşattıkları için başarılı oldular.
İnsanlar artık profesyoneller tarafından hazırlanan içerikler kadar, kendileri gibi, sıradan (Sıradan kelimesini hakaret gibi algılayanlar oluyor, aman) insanların hazırladıkları içeriği görmek, onlara da kendi hazırladıkları içeriği göstermek ve takdir edilmek istiyorlar. Artık çağ “kendin pişir, kendin ye” çağı internet üzerinde. “Sen bize bir oyun alanı ver, gerekli malzemeyi oraya bırak, çıkarken de kapıyı kilitle” diye düşünüyor internet insanlarının büyük kesimi.
Beklediğimiz "yeni internet fenomeni" de bu tarz bir fikirle patlayacaktır, bundan eminim.