Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Fransa'dan beklenen hareketlenme

Geçtiğimiz hafta içinde Avrupa ülkelerinde iki önemli gelişme oldu: Birincisi, Papa 16. Benediktus, beklenmedik biçimde şubat sonunda görevini bırakacağını açıkladı. Yüzyıllardır hiçbir Papa, sağlığında bu görevi bırakmamış olduğu için, haber bir milyar kişiyi kapsayan bütün Katolik camiasında bomba etkisi yarattı.
İkinci gelişme, Fransız ulusal meclisinde kabul edilen bir kanun tasarısı oldu.
Nüfusu çok önemli ölçüde Katolik olan Fransa'da meclis, hükümetin girişimiyle genel kurula gelen yasa tasarısını uzun tartışmalar sonunda kabul ederek, seçim kampanyasında taahhüt ettiği eşcinsel çiftler arasında resmi nikâh kıyılması kararını Senato'ya sevk etti.
Bütün sert muhalefete rağmen yasayı geçirebilen Cumhurbaşkanı Hollande'ın siyasetçi yüzünü ve gerçek kapasitesini, Fransa da, uluslararası camia da yeni yeni keşfediyor. Asıl merak konusu, anlaşılmaz derecede bozulmuş olan Türkiye ilişkileri konusunda nasıl bir adım atacağı...
Bu konuda ilk somut işaret, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius'tan geldi ve Türkiye ile yeni bir müzakere faslı açılacağını resmi düzeyde ifade etti. Fransa ile Türkiye'nin, açıklanması zor biçimde bozulmuş olan siyasi ilişkileri hızla düzelebilir mi? Bu soruya bugün "evet" cevabı verebilmek için ya çok atak, ya da aşırı iyimser olmak gerekiyor.
Ancak, tüm nesnel koşullar, Türkiye ile Fransa arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri tamamlayıcılığa işaret ederken, siyasi ilişkilerin bu denli gerilemiş olmasının da mantıklı hiçbir açıklaması bulunmuyor.
Nicolas Sarkozy'nin birkaç saatlik skandal ziyaretini saymazsak, 1968'de Türkiye'yi ziyaret eden General De Gaulle'den bu yana, yaklaşık elli yılda sadece bir Fransa Cumhurbaşkanı, Mitterrand, Türkiye'ye resmi ziyaret yaptı. Fransa açısından, tek bir fasıl açılmasına yeşil ışık yakarak kaybolan güvenin yeniden tescili mümkün değil. Ne var ki, ABD'nin teşvikiyle, Atlantik'in iki kıyısında geniş bir serbest ticaret alanı kurulmasını hedefleyen bir AB söz konusuyken, Fransa, Türkiye konusundaki olumsuz tavrından dönmek için atacağı tüm yapıcı adımlarda bizlerden destek görmeli...
Yanlış siyasetten dönmek de bir beceri, bir fazilettir. Türk siyasetinde bizim pek alışık olmadığımız bu kavrama, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi esneklik gösterebilme yeteneğiyle giderek daha fazla ısındığımızı söyleyebiliriz.
Attığı yanlış adımlardan yüzyıllar sonra dönmesiyle ünlü Katolik kilisesinde bile Papa, muhafazakâr siyasetinin başarısız olduğunu düşünerek istifa edebiliyorsa, François Hollande gibi yetenekli bir devlet adamından çok daha kapsamlı adımlar beklenmesi de doğal karşılanmalı...
Fransa, yeni başkanının yaratacağı ivmeyle AB içinde hem Almanya ile olan ilişkilerini rayına koyabilir, hem de "Türkiye'ye karşı duran Alman-
Fransız ittifakı
" görüntüsünü yıkabilir.
Çok uzun yıllar süren durgunluk ve hasmane ilişkiler, düzelme konusunda büyük beklentiler yarattı. Ciddi hayal kırıklığı yaratmaması açısından bu süreci çok dikkatli yönetmek gerekecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA