Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Zor bir yazı

Kimi günler yazı yazmak, bir konuya odaklanmak, görüşler oluşturmak insana çok zor gelir. Bugün de masa başına oturulduğunda, Soma'daki felaketten başka hiçbir şeyi insanın düşünemediği bir gün... Salı akşamından beri televizyonlara, haber spotlarına her baktığımızda içimiz, yüreğimiz bir kez daha kavruluyor. Hayatını yitiren madencilere, ailelerine, yakınlarına sabır dilemek istiyorum, yeterli sözcükleri bulmakta zorlanıyorum. Bu satırları kaleme aldığımda, henüz ulaşılamamış maden işçileri, yerin altında çaresizdi. Tüm dualarımız onlarla... Maden işçisinin zaten çok güç olan yaşantısı, böylesine erken böylesine vakitsiz sona erdiğinde, söylenecek söz bulunamıyor. Kazada devletin tüm imkânları seferber edildi, kazadan sonra geride kalanların acısının ve geleceğinin unutulmayacağı, bu konuda da devletin üstüne düşen önemli görevi iyi biçimde ifa edeceği en üst düzeylerde taahhüt edildi.
Toplum, kamuoyu, siyasi partiler, bütün kurumlar bu kazaya son derece yüksek metanet ve sorumlulukla yaklaştı. Bazı gerginlik avcıları dışında, Türkiye tarihinde hiç görülmediği kadar içten ve geniş bir dayanışma oluştu. Herkes bir şeyler yapmak istedi, Meclis'te grubu bulunan partiler ortak bir bildirge yayınladı. Bunlar, geleceğimiz açısından, toplumdaki gerginliklerin kurumsallaşmasını engelleme açısından mutlaka önemli gelişmeler.
Dünyada çok sayıda devlet, kanaat önderi, kurum, hatta tanınmış futbol takımları Soma'daki trajedi ile ilgili olarak taziye mesajları, destek açıklamaları göndererek önemli bir uluslararası dayanışma örneği sergilediler. Ermenistan ve Güney Kıbrıs gibi, Türkiye'nin uluslararası planda ilişkilerinin mesafeli, hatta sıkıntılı olduğu ülkeler bile, bu insani tavırlarını sergilediler. Kimi dost bölge ülkeleri ise garip biçimde sessizliklerini korudular.
1999 depreminde, Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerginlik, karşılıklı deprem yardımlarıyla büyük ölçüde son bulmuştu. O dönem on yedi bin kişiye yakın kayıp veren Türkiye, devlet yapısının işlememesinin, yıkılmışlığının örneği olmuş, halk kendiliğinden örgütlenmişti. Yurtdışından gelen yardımlar ve kurtarma ekipleri büyük görevler başarmışlardı. Van depreminden bu yana, Türkiye'de altyapının çok değiştiği görüldü. Yurtdışından gelen desteğe ihtiyaç da kalmadı. Ancak en iyi sistemlere sahip olsanız dahi, böylesi bir yeraltı faciasında yapılabilecekler son derece sınırlı kalıyor.
Sadece Soma'da yaşanan trajediyle kısıtlı olmamak üzere, Türkiye, bütün sahne ışıkları üzerine tutulmuş bir aktör gibi... 1994'te ciddi bir finansal kriz yaşamış, Türk lirasının birkaç günde inanılmaz değer kaybettiğini görmüştük. O dönem Türkiye için ciddi hiçbir araştırma kaleme alınmadı, ufak gazete haberleri arasında kaybolup gitmiştik. Şimdi ise, AB'de ve ABD'de önemli hemen her medya organında, Türkiye neredeyse her gün yer alan bir haber kaynağı haline geldi. 20 yılda tam tersine dönen bu gelişmenin açıklaması ne olabilir?
Bunun temel nedeni, Türkiye'nin beklenmedik biçimde son on yılda gösterdiği büyük ekonomik ilerleme, bölgesinde önemli bir istikrar ihraç eden merkez haline gelmesi, özgüveni artan, gündemi kovalamayan ve artık kendi belirleyebilen bir ülke haline gelmesi, bir anlamda kilit bir aktöre dönüşmesi... Soğuk Savaş döneminin NATO ileri karakolu Türkiye'si yerine, üreten, gelişen, AB'nin kapısını güçlü biçimde çalan, bölgesinde ciddi bir ağırlık merkezi oluşturan Türkiye, bu yeni dinamiğiyle hem dikkatleri çekiyor, hem de kendisine karşı rekabeti hızlandırıyor. Belki bu yüzden, Türkiye, iki yıldır çoğunlukla "haber değeri olan" olumsuz yönleriyle yabancı medyaya yansıyor. Olumsuz bir gelişme olmadığı zaman da, son derece kötümser öngörülere ve analizlere konu oluyoruz. Türkiye, büyük ölçüde 1980'li yıllarda gelişmekte olan ülkelerin uluslararası medyadaki kartel duvarı karşısındaki zorluklarını yaşıyor. Ancak dönem artık o dönem değil, iletişim teknolojileri bir devrim yaşadı ve artık medyada çoğulculuk çok daha kolay gerçekleştirilebiliyor. O duvar, çok çatlak verdi, giderek de yıkıldığını görüyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA