Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Türkiye'nin sınırlarında savaş

Güney sınırlarımıza savaş gelip dayanmış bulunuyor. Suruç ilçesinin birkaç kilometre ötesinde yer alan, Suriye tarafındaki Kobane kentinde, PYD'nin IŞİD güçlerine karşı direnmesi sürüyor. IŞİD, Suriye'de halk ayaklanması başladığından bu yana, rejimin askeri güçleri dışında oluşan en önemli ve insanlık tarihine geçebilecek acımasızlıkta bir askeri güç. Esad rejimine karşı olmasına rağmen, genel olarak rejim karşıtı olan hareket ve askeri güçlerle savaşarak kısa zamanda büyük bir bölgeyi ele geçirdi. Suriye'nin zaten korunamayan Irak sınırlarını geçerek, Bağdat'ın dış mahallelerine kadar giden bir üstünlük sağladı. 10 Haziran 2014'te Musul düştü, Musul Başkonsolosluğumuzda görevli 49 çalışan, rehin alındı ve ancak üç ayı aşan bir esaret süreci sonunda kurtarılabildi.
IŞİD, büyük ölçüde Sünni kökenli militanlarla, Saddam Hüseyin rejiminin elit askeri birimlerinden oluşuyor. Profesyonel bir ordu gibi davranıyor ve Irak da, Suriye de bir devlet altyapısına sahip olmadığı için karşısına çıkan güçleri bertaraf etmekte zorluk çekmiyor. IŞİD'in bu hale gelmesinde bir dizi unsur etkili oldu:
İlk olarak, Saddam sonrası Irak ordusunun tasfiye edilmesi, yerine geçecek güvenlik güçlerinin ise Şii milisler gibi örgütlenmesi, Irak devletini güvenilir bir ordudan yoksun bırakmıştır. Tümüyle bir mezhep siyaseti yürüten eski Başbakan Maliki, son olarak Irak Cumhurbaşkanı Masum tarafından görevinden azledilmiş olsa da, geçmiş siyasetinin çok vahim sonuçları bugün ortaya çıkıyor.
İkinci olarak IŞİD komuta kesimi, büyük ölçüde Saddam Hüseyin'in eski hassa tugaylarından oluşuyor. Bu nedenle, Suriye ve Irak'ta çarpışan güçler arasında, ağır silah, zırhlı araç kullanabilen ve büyük çapta askeri operasyon gerçekleştirebilen bir yapıya sahip. Ağır silahları da, savaşmadan kaçarak tüm teçhizatını arkada bırakan Irak ordusundan elde etmiş bulunuyorlar.
Üçüncüsü, IŞİD, dünya tarihinde az görülmüş bir vahşilik gösteriyor ve zaten dağınık olan muhalif askeri güçleri demoralize ederek, sivil halkı katlederek askeri gücünün çok ötesine giden bir caydırıcılık oluşturmuş bulunuyor.
IŞİD, büyük ölçüde sergilediği vahşet sonunda ABD başta olmak üzere uluslararası demokrasi kampını harekete geçirmeyi başardı. Obama yönetimi, Rusya'nın tutumuna rağmen Suriye'yi bombalamaktan çekinmedi. Türkiye de, diplomatları kurtulduğundan bu yana, daha rahat tavır alabiliyor. Bu durum, TSK'nın mutlaka sınır ötesine geçerek operasyon yapması anlamına gelmiyor. Meclis'te açık bir çoğunlukla kabul edilen tezkere bir savaş ilanı da değil. Sadece TBMM, "ulusal güvenliğe zarar verecek her türlü tehlike ve tehdide" son derece sert bir tavır koyarak, önemli bir siyasi mesaj vermiş oldu. Müttefiklerin de temel beklentisi bu noktadaydı.
Son zamanlarda çoklukla dile getirilen, IŞİD'in Türkiye tarafından desteklendiği iddialarına verilecek en kısa yanıt, IŞİD'in gücünün herhangi bir ülkeden aldığı destekten değil, ABD tarafından Irak ordusuna verilen ağır silahları ele geçirmiş olmasından ve bunları kullanabilme yeteneğinden kaynaklandığıdır. Ne Türkiye, ne de dünyanın en büyük askeri gücüne sahip ABD, isteseler bile bir terör örgütüne ağır silahlar ve zırhlı birliklerle askeri harekât yapabilme gücü kazandıramazlar. Bu basit gerçek bile, her olayda Türkiye Cumhuriyeti'ni suçlamayı adet edinenlerin ciddi olarak düşünmelerini ve özeleştiri yapmalarını gerektirmektedir.
Bu kadar kötü habere rağmen, tüm okurlarımın bayramını kutlar, bütün İslam dünyasına, bütün barışsever insanlara bundan sonra dirlik, düzenlik, barış içinde kutlanmasını ümit ettiğim nice bayramlar dilerim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA