Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Algı çarpıtmasının boyutları

Türkiye, asıl savaşı yurtdışından gelen silahlı kişilere ya da kendisine hasım bir tutum aldığını saklamayan ülkelere karşı yapmıyor. Senelerdir, artarak devam eden çok yoğun bir kara propaganda ile karşı karşıya bulunuyor. Bu propagandanın gücü, Türkiye'nin iç ve dış siyasetinde çok ciddi bir algı çarpıtması yapabilecek düzeyde; bunun örnekleriyle çok sık karşılaşıyoruz.
Son olarak, ABD'nin önemli bir medya organı olan New York Times, yeni yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı fotoğrafıyla birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasetini eleştiren bir yazıyı manşete taşıdı. Cumhurbaşkanlığı yeni binası yapıldığından bu yana, bu yapıyı totaliter ülke binalarıyla karşılaştıran yüzlerce fotoğraf ve görüş basında ve sosyal medyada yer aldı. Türkiye'de cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren "seçilmişlerin" görevlerini ifa edecekleri yapıların gözden uzak ve son derece mütevazı olmasına dikkat edildi. Bunun temelinde yatan neden tevazudan ziyade, atanmış bürokrasinin esas olduğu, seçilmişlerin ise ancak belirli sınırlar çerçevesinde görevlerini yapabilecekleri yaklaşımıydı.
Garip biçimde, yeni bir meclis binasının yapılması yıllar aldı. Bakanlıklar ve devlet daireleri daima öncelikli olarak yapıldı. Tek parti döneminde mebus maaşlarının üst düzey bürokrat maaşlarından az olması esastı. Ankara'da, Cumhurbaşkanlığı köşkünün çevresine yapılan ek binalar sayesinde bir konut oluşturuldu. İsmet Paşa'nın meşhur Pembe Köşkü, çevresine site inşa edilerek bir yerleşim merkezi haline getirildi. Köşk müzeye dönüştü. Başbakanlar Dışişleri konutunu kullanır oldu. Devlet bütçesinden, çeşitli bakanlık ve genel müdürlüklerin misafirhanelerine ayrılan bütçenin küçük bir bölümünün, devlet temsiline layık bir yapıt oluşturmak için kullanılması tercih edilmedi.
Bu garip anlayış, bugün de adını vermeden sürüyor. New York Times başyazısı, sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle bir konutu kendisi için yaptırmış ve kendisinden sonra seçilecek Cumhurbaşkanları kullanmayacak gibi gösteriyor. Daha da garibi, bütün bir yazı, Recep Tayyip Erdoğan'ın son üç yılda iktidarını sağlamlaştırmak için daha savaşkan, daha mücadeleci bir tutum takındığı analizi üzerine oturtuluyor.
Bu analizi yapanların, hiçbir siyasetçinin seçmen tabanını genişletmek için rakiplerinin çoğalmasını hedeflemeyeceğini herhalde düşünmüyorlar. Son iki yılda iyice yoğunlaşan ve belirginleşen saldırıların hedefi haline gelen Recep Tayyip Erdoğan, bu saldırılar sonrasında siyasi tavrından ödün vermeyerek halk desteğini artırdı. Bu doğru. Bu ödünsüz tavrı, demokratik seçimlere korkmadan gitmesi, her aşamada halk yığınlarına ve onların desteğine güvenmesi sayesinde pekişti.
Seçmen yığınları, Türkiye'de de, tüm demokratik ülkelerde de, söylenen sözlere değil yapılan işlere, gerçekleştirilen reformlara ve oluşturulan istikrara oy verir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA