Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Cezayir'de bir gece

Sosyetik eğlence yerleriyle pek işimiz olmuyor. Ne ortam bize uygun, ne çalınan müzik, ne de insanlar... Peki nereye gidiyoruz? Mesela geçen akşam Cezayir'deydik. Hani G. Saray Lisesi'nin arka tarafında bir sokak yeniden düzenlenip 'Fransız Sokağı' adıyla yeniden açılmıştı. Bu sokağın eski adı Cezayir Sokağı'ydı. Bazı aydınlar bu işe bozulmuştu; çünkü Ceyazir, Fransız sömürgeciliğinden çok çekmiş bir ülkeydi. Bir süre sonra sokağın yakınındaki tarihi binada 'Cezayir' isimli bir restoran-bar açıldı. Biz de fırsat buldukça oraya gitmeye başladık. Yakında binanın üst katlarında bir 'butik otel' açılacak. Geçenlerde Cezayir'de harika bir gece geçirdik. Güzel müzikler, eski ve yeni arkadaşlar, sohbet muhabbet ve siyah bira... Kalkıyoruz. O da ne? Benim duvardaki kancaya asılmış pardösü ortalıkta yok. Bre aman, daha 3 (gerçekten üç) dakika önce oradaydı. Canım sıkıldı tabii. İşin garibi; ne pardösünün gitmesine, ne de cebindeki minik dijital radyoya üzüldüm. Neye taktım biliyor musunuz: O gün Cihangir'den satın aldığım, sarma sigarada kullanılan, iki paketi 7 YTL tutan filtrelere! Ertesi sabah kendime kızıyordum: Hemen dışarı fırlasaydım, pardösüyü alan kişiyi yakalayabilir miydim? Acaba bardaki top sakallı adam mı yürüttü, yoksa arkadaşı mı? Ama adamcağız 'yılbaşı için rezervasyon yapıyor musunuz' diye sormuştu, eski bir pardösüye niye tenezzül etsin? Belki de kleptomandı? Ben dikkatsizliğim yüzünden kendimi suçlarken... Bir e-posta geldi: "Pardösü bulundu. Diğerlerine karışmış." Filtrelerime kavuşacağım için çok sevindim. Dedim ya: İnsan ruhu tuhaf!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA