Yok Böyle Dans'ın en zayıf halkası jüriydi. Zira şov yönleri eksikti. Ama zaten teknik değerlendirme yapmak için seçilmişlerdi. Fazlası, onların işi değildi. Acun Ilıcalı bu eksiği ikinci programda fark etti. Jüriyi hareketlendirecek, programa espri ve tempo katacak bir katalizöre ihtiyaç vardı. Ve doğru ismi ekrana sürdü: Beyazıt Öztürk'ü... Beyaz'ın konuk jüriliğinde program müthiş bir renk kazandı. O gece çok formda olan Beyaz, doğaçlama esprileri birbiri ardına patlatıp Acun ile zekice atışınca, ortaya izlenmeye değer bir şov çıktı. Defne Joy 'mahallenin delisi' karakteriyle yarışmaya tempo kazandırmasını bildi. Defne'nin hallerini en iyi betimleyen ise Beyaz'ın cümlesi oldu: "Biri bu kızın içine kedi ile yumak atmış!.." Performanslar sırasında takılıp düşen, yerlere savrulan çok oldu. Metin Arolat dansın başında ayağını sandalyeye çarpınca, lifi koptu. Bu halde performans sergilemesine rağmen, haftanın eleneni oldu. Geçen hafta gizli favorimin Pascal Nouma olduğunu yazmıştım. Hem sempatik, hem yetenekliydi. Arkasına Çarşı grubunun SMS desteğini de alınca, favori Azra Akın'ı geride bırakıp birinci oldu. Ama bana göre gecenin en iyisi Burcu Güneş'ti. Belli ki fena halde hırs yapmış. Gel gelelim, performansı, jüri üyelerinden yeterli karşılığı almadı. Tekrar Nouma'ya dönecek olursak, altın kupaya uzanması beni şaşırtmayacak. İlhan Mansız, nasıl Buzda Dans'taki hüneriyle bizleri şaşırttıysa, Pascal da dans yıldızı olarak yeniden doğacak. Buradan çıkacak ders belli: Ne kadar yetenekli olursanız olun, başarıya giden yol, vücudunuzu, aklınızı tanımanızdan ve kendinizi disipline edebilmekten geçiyor. Bu da sporcularda var...