Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Oynamaktan fazlası var

Haber dün bizim köşenin hemen yanı başındaydı. Güzel oyuncu Filiz Taçbaş, röportajında sitem ediyordu: "MS hastasını oynadım, kimsenin haberi olmadı. Karakteri Nurgül Yeşilçay veya Beren Saat canlandırsaydı, Türkiye ayağa kalkardı. Bu rolü oynamak hiç kolay değil, gelsinler de oynasınlar bakalım..."
Filiz Taçbaş haklı. Evet, MS (Multiple Skleroz) hastasını oynamak öyle her babayiğidin harcı değil. Ama bu ülkede biri var ki, MS hastasını tiyatroda oynayıp Türkiye MS Derneği Başkanı oldu.
Ne yazık ki ondan da kimsenin haberi yok... Türkiye yine ayağa kalkmadı...

TEK KİŞİLİK DÜET
Beş yıl kadar önceydi... AKM Küçük Sahne'de Tek Kişilik Düet adlı oyunu izledim. MS hastası keman virtüözü Stephanie Abrahams'ı oynayan Ayşen İnci'yi, gerçekten de hasta sanmıştım. O kadar ama o kadar başarılıydı ki; hem onun performansını, hem oyunu, hem de o gün tanıştığım MS hastalığını ertesi gün köşemde uzun uzun yazdım.
Sonra Ayşen İnci'nin yönlendirmesiyle MS hastalarının rehabilitasyonuyla ilgili birkaç etkinliğe katıldım.
Şu anda gazetedeki odamda Atatürk fotoğrafının hemen yanında bir ebru çalışması duruyor, tasavvuf konulu... Harika bir ebru deseni üzerinde iki semazen elleriyle bir kırmızı laleyi göğe doğru yükseltiyorlar. Tasavvufla ilgilenenler kırmızı lalenin ne anlama geldiğini bilirler. Yüce Aşk'ı sembolize eder... İşte o tabloyu MS hastalarıyla ilgili bir organizasyondan almıştım. Bunu, bir MS hastası yapmıştı.

O ELLERLE YAPMIŞ
MS'in ne menem bir illet olduğunu bilen bilir. Sinirler toplanır, büzüşür, uzuvlar beynin emirlerine itaat etmez. Parmaklar içe doğru kıvrılır, kollar esnekliğini yitirir, eller titrer...
Bu durumdaki bir insanın elinden böylesine muhteşem bir eser çıkmış olması hâlâ tüylerimi ürpertir.
Ne zaman bir güçlükle karşılaşsam, ne zaman önümde aşamayacağımı sandığım bir engel belirse; odamdaki tabloya bakar, "O başardıysa ben de başarabilirim" der, güç ve moral toplarım.
Tekrar Ayşen İnci'ye dönecek olursak... Tek Kişilik Düet oyunundaki o role bürünebilmek için aylarca MS hastalarıyla birlikte yaşamış, onları ve yakınlarını gözlemiş. Ve rolün içine öyle bir girmiş ki; hayatını MS hastalarının iyileşmesine, refah ve huzur bulmasına adamış. Oyun gelirlerini derneğe bağışlamış. Gecelerin, kermeslerin düzenlenmesine, yeni yapılacak rehabilitasyon merkezinin inşaatına fon oluşturulmasına varıncaya kadar her türlü aktivitenin içinde olmuş. MS hastaları ve yakınları onu öyle sevmişler öyle bağırlarına basmışlar ki, sonunda kendisine verilen başkanlık görevini geri çevirememiş.
Evet, sevgili Filiz Taçbaş; MS hastasını oynamak zor. Ama bundan daha da zoru var. Ayşen İnci'nin yaptığı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA