Reklam uğruna ünlülerin karizmalarını çizmek moda oldu.
Gofret reklamında üzerine bilgisayar monitörü atılan Muazzez Abacı'nın popo üstü oturması ve ardından Gönül Yazar'ın yere kapaklanmasıyla başlamıştı her şey...
Sonra bir dönem birbirlerine küs olan Demet Akalın ile Hande Yener'i, bir ayakkabı uğruna vampire dönüşüp birbirinin saçını başını yolarken izledik. Ardından bir havayolu şirketi, şu sıralar İran'ın Persapolis takımını çalıştıran Mustafa Denizli'yi radyo reklamları ve billboard'larda 'Mustafa Denizli'nin Tahran'da bileti kesildi' sloganıyla duyurdu. Şimdilerde Bülent Ersoy'u, Michael Jackson'ın ünlü Moonwalk dansını yaparken görünce olayın gelip 'doz aşımına' dayandığını fark ettim. Sanırım reklam ajansları kesenin ağzını iyice açtılar.
Ya da ünlüler, 'reklamın iyisi kötüsü olmaz' fikrine kendilerini hepten kaptırdılar.