Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Acıtmak şart mı?

Sosyal medya icat oldu olalı 'eleştirinin' diğer adı 'can acıtmak' oldu... Sanal âlemde nickname'lerin (lakap ya da mahlas) ardına sığınıp özellikle ünlülerin fiyakasını bozmak ya da 'Niye onlar ünlü ve paralı da ben değilim'in hıncını almak için Twitter'a, Facebook'a, Instagram'a içini döküp üzerine sifonu çekmek, rahatlamanın yeni yöntemi haline geldi.
Bunları yeniden bana düşündüren ise Okan Bayülgen'in sunduğu Dada Dandinista'nın yeni köşesi 'Acıtıcı Tweet'ler' oldu. Okan; seyircileri 'kışkırtıp' stüdyodaki konuklarına 'en acıtıcı' soruları sormalarını istiyor.
Konuklarından da bu mesajlar arasında en 'tahrip ve tahrik edici' olanları seslendirmelerini rica ediyor. Sanki sanal âlemde dolaşan mevcut yorum ve eleştiriler yeterince 'acıtıcı' değilmiş gibi...
Okan, bunu her ne kadar 'oyun ve eğlence olsun diye' yapıyor olsa da, alt metninde 'Ünlüler en ağır eleştirileri bile seslendirmekten geri durmayacak kadar hoşgörülüdürler' mesajı yer alsa da, uygulamayı tehlikeli bulduğumu söylemeliyim.
Zira bu oyundan(!) feyz alanlar; sanal âlemde hakaret, küfür ve tacize varan sözde eleştirileri daha büyük bir cesaretle savuracaklar, sosyal paylaşım ağlarının 'ortak bir kanalizasyon ağı' gibi çalışmasına daha fazla zemin hazırlayacaklardır.
12 yaşındaki çocuk, televizyonda gördüğü 'hakarete ramak kalmış' eleştirileri görünce, 'Demek ki bunda yanlış bir şey yok. Ben daha beterini yazar, Okan'ın programında adımdan söz ettirme şansı bulabilirim' diyecektir.
Hayatta zaten canımızı acıtacak çok şeye sahibiz. Bir de 'sanal şiddeti' teşvik etmesek diyorum...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA