Günün ortalama 4.5 saatini ekran karşısında geçiren Türk halkı için eğitimin önemli bir unsurunun da televizyon olduğunu kabul ediyorum. Bir İsviçre vatandaşı için televizyon sadece 'eğlence aracı' olarak görülebilir ama bizim şartlarımız çok farklı. Bu nedenle eğitim konusunda Türk halkına ulaşmanın en kestirme ve etkin yolunun televizyon ekranlarından geçtiğine inanıyorum.
Durum böyle olunca, kamu spotları da değer ve önem kazanıyor haliyle. Ancak bir ülkede kamu spotlarının çokluğu, aslında eğitim ve öğretim alanındaki temel eksiğimizi de ortaya koymuyor mu? Eğer biz tersane işçisine ya da amirine, bir petrol tankerinin gövdesine kaynak yaparken tedbir almanın önemini anlatmak için televizyondaki kamu spotundan medet umar hale geldiysek, vay halimize...
Kamu spotları tabii ki önemli. Ama televizyonu hem temel, hem de mesleki eğitime 'yama' olarak kullanmak, bu kadar ağır bir toplumsal sorumluluğu babaanne danteli gibi ekranın üzerine iliştirmek de yüzeyselliğin, kolaycılığın en kestirme yolu...