Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Vefa küme düştü!

Yok yok, İstanbul'un efsane kulübü Vefa'dan söz etmiyorum. Onu zaten çoktan kaybettik. Benim sözünü ettiğim ahde vefa...
Galatasaray taraftarının, emektar futbolcuları Sabri Sarıoğlu'nu ıslıklayıp dalga geçtiği günlerde bu köşeden ona sahip çıkmaya çalışmış, Galatasaray seyircisinin vefasızlığından dem vurmuştum.
Sabri, önce PAF takımına sürüldü. Ama yılmadı, çalıştı, çabaladı.
Şimdi hem hocası Hamza Hamzaoğlu'nun, hem de sarı- kırmızılı taraftarın gözdesi...
Fenerbahçe'nin efsanevi kaptanı Alex'e Şükrü Saracoğlu Stadı'nda jübile yapılması gerektiğini, kulübün ona vefa borcu bulunduğunu yazmıştım.
Gelin görün ki, Alex bırakın jübileyi, belgesel çekmek için bile stada alınmadı.

BU KADAR DA OLMAZ
Yeni vefasızlık örneği ise Galatasaray taraftarından Mustafa Denizli'ye geldi...
Gaziantepspor maçında TT Arena'nın tribünlerine asılan ve Maraton programı yorumcularını hedef alan pankart, hocanın kendi sözleriyle 'içini acıtmış'.
Nasıl acıtmasın ki! Hem Türk futboluna hem Galatasaray'a 'cesur futbolu, rakipten korkmamayı, hücum etmeyi' öğreten, milli takım başarıları bir yana, Galatasaray'ı o zamanki ismiyle Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale taşıyan, şimdi tribünlerde o pankartı asanların bile Galatasaraylı olmasını sağlayan Denizli'ye bu yapılır mı? Denizli'nin karakterinden şüphe duyan, önce kendinden emin olmalı.
Adı üzerinde; Mustafa Denizli 'yorumcu'dur.
Fenerbahçe-Bursaspor maçındaki bir pozisyonu velev ki yanlış yorumladı, velev ki, kantarın topuzunu kaçırdı (ki öyle olduğunu asla düşünmüyorum); sadece bunun için bir 'Galatasaray efsanesini' Arena'nın çimlerine gömmeye kimin ne hakkı ve haddi var?
Hıncal Uluç gibi Galatasaray sempatizanı yorumcuların eleştiri haklarına sonuna kadar saygı duyarım. Ama Galatasaray taraftarının, buradan aldığı gazla Mustafa Denizli gibi kolay yetişmeyecek bir Galatasaray sevdalısını linç etmeye kalkmasını anlamam, anlayamam...

MELO DURURKEN...
Şimdi sevgili Galatasaraylı dostlarıma naçizane bir tavsiyem olacak:
Eğer gerçekten de 'içinizden birini' eleştirmek, dışlamak gibi bir niyetiniz varsa, size futbolcunuz Melo'yu öneririm.
Takım arkadaşı Riera'yı soyunma odasına kilitleyip bayıltana kadar dövdüğünde, buradan cumhuriyet savcılarına suç duyurusunda bulunmuştum, "Benim ülkemde misafir ettiğim bir yabancıya, bir başka yabancı bu topraklarda işkence edemez" diye...
Kendine 'Pittbull' lakabını layık gören aynı Melo, ezeli ve ebedi rakibinin sahasına ayağını kaldırıp çiş yapma taklidi yaptığında ise sadece aklı selim Galatasaray taraftarını değil, bir köpek ırkını da mahçup etmişti.
O Melo, önceki gece TT Arena'da kendilerine onurlu bir şekilde direnen, alın teri akıtan rakipleri Gaziantepspor için 'Sanki şampiyon olacaklar' gibisinden çirkin bir kinayede bulunmakta da sakınca görmedi. Belli ki onurdan da, gururdan da, alın terinden de habersiz. Ve belli ki önündeki futbol topunu sürerken sadece 'taksimetre' açıyor!
Sevgili Galatasaraylı dostlar, size yakışan Denizli'yi özgür bırakıp Pitbull'a tasma takmaktır!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA