Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Normalleşmeliyiz

Evet, bir an önce normal hayatımıza dönmek zorundayız.
Yarından sonra artık herkes kendi işine gücüne bakmalı. Örneğin ben yeniden 'televizyon' yazmalıyım. Ama önümdeki televizyon 'normalleşmeden' bunu yapmama imkan yok. Dizilerin yeni bölümleri, yarışmalar, eğlence programları yayınlanmıyor.
Televizyon ekranında yalnızca darbe girişimi haberleri varken, size başka neyin yorumunu yapabilirim ki... Ayrıca yüreğimden taşanları geri itip de, 'televizyon' yazmak mümkün mü...
Buna rağmen artık normale dönme zamanıdır. Ama fiili ve 'fikri' demokrasi nöbetimizi de aksatmadan. Fiili olanları günlerdir gözlerim buğulanarak izliyorum. Necip Türk milleti, kendisine neden 'necip' denildiğini bir kez daha tüm dünyaya göstermek adına meydanlarda tek yürek olmuş, hem direniyor, hem demokrasiye sahip çıkmanın keyfini çıkarıyor. Ama işin 'fikri' kısmı ilelebet sürmeli. Yani aklımızdan, vicdanımızdan 'demokrasiye sahip çıkma şuurunu' bir an olsun ayrı tutmamalıyız.
Normalleşirken; aklı tutulmuş, vicdanı esir edilmiş, insanlığı kiraya verilmiş kişi ve zümrelere karşı artık çok daha uyanık ve tetikte durmalıyız.
Örneğin ben, yazı günüm olmamasına rağmen darbe girişiminin yapıldığı gecenin sabahında gazeteme koşup ana gazete için 'Teşekkürler Türkiye' başlığıyla bir yorum kaleme aldım.
"Bugün yazmazsam, belki bir daha fırsatım olmayabilir" diyerek 'görevimi' yerine getirdim. Bana bu köşeyi, bu kalemi 'bugünler için' verdiklerini düşünerek...
Hepsinden önemlisi, bu darbe girişimini 'Nuh tufanı' yerine koymalıyız. Aramızdaki kötüleri ayıklayan, şehit olanlar da dahil, iyileri gemide bırakan bir Nuh tufanı... Ben ağzında zeytin dalıyla gemiye doğru gelen güvercini görüyorum.
Ya siz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA