Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Yeter! Söz taraftarın...

Kaportacının çırağı Ahmet, haftalıklarından biriktirdiği parayla yılda iki kere maça gider. Siz, onun bir ayda kazandığını gece kulübünde bahşiş diye garsonun cebine sıkıştırırsınız.
O, zemheri soğuğunda tribünde titrer, siz her maç sonrasında SPA'da buhar banyosuna girip, masaj yaptırırsınız.
O, üç vasıta değiştirip evine nasıl döneceğini kara kara düşünürken, siz spor arabanızla stattan patinaj çekerek ayrılırsınız.
O, sizi desteklemek için boğazını yırtar, siz sahada eliniz belinizde gezinip, bir kez olsun kendinizi yırtmaya teşebbüs etmezsiniz.
O, bebeğinin nafakasından kısıp gönül verdiği takımının formasını satın alır, siz o formayı terinizle ıslatmaktan imtina edersiniz.
O, takımından asla vazgeçmez, siz bir sonraki sezon üç para fazla veren takıma gidersiniz.
O, takımının mağlup olduğu hafta kahveye bile çıkamayıp, başı önde gezerken, siz hep önünüzdeki maçlara bakarsınız.
O, ev sahibinin önüne uzattığı kira kontratını her sene gıkını çıkarmadan imzalar, siz her transfer sözleşmesinde "Şu kadar garanti para isterim, bu kadar prim alırım, satışımdan yüzde 10 komisyon talep ederim" diye dayatırsınız.
O, futbola tutkundur, siz dolarlara...
Yeter be kardeşim... Oynayın biraz!..

En iyi arkadaşım: Televizyon
Geride bıraktığımız haftanın en duygusal haberlerinden biriydi. Hırsızlar, Niğde'deki evinde tek başına yaşayan Dilber Teyze'nin evine girip, neyi var neyi yoksa almışlardı. Eşini 6 ay önce kaybeden teyzemiz bu ikinci darbe ile yıkılmıştı. Dedi ki: "En çok televizyonumun gittiğine üzüldüm. O benim arkadaşımdı..."
İşte gazetecilik mesleğini televizyon yazarı olarak sürdürmemi sağlayan sihirli cümle bu... Televizyon, futbol ile birlikte bu ülkenin ortak paydası. Herkesin futbol ve televizyon konusunda fikri var. Durum böyle olunca, televizyon ile ilgili konuları birleştiren, ortak bir agora oluşturan, halkın talep ve eleştirilerini sektörle buluşturan yarım sayfalık bir köşeye ihtiyaç olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Eski patronum, aileden gazeteci Dinç Bilgin'in de destek ve onayıyla 20 yıl önce okuyucuyla buluşturduğum Yakından Kumanda halihazırda sektörün referans noktalarından biri sayılıyor.
Televizyon bizim ülkemizde sadece bir eğlence aracı, vakit geçirme yöntemi değil. En iyi dostumuz, arkadaşımız, sırdaşımız hatta pek çok konuda akıl hocamız. Ayrıca tüm aile bir aradayken bile yalnız kalabilmenin görünmezlik pelerini. Hangimiz televizyon izler gibi yapıp, türlü düşüncelere dalmıyoruz? Hangimiz en yalnız hissettiğimiz anda onun sayesinde kendimizi çoğaltmıyoruz?
Dilber Teyze'yi öyle iyi anlıyorum ki...

Cihan Ünal'ı özleyen kaç kişiyiz?
Öyle bir Dördüncü Murat oynamıştı ki, Cihan'a bedel... Sağlam tiyatro altyapısının bir oyuncuyu nerelere getirebileceğinin canlı kanıtı olmuştu yıllarca. Sonra Türkan Şoray'la evlenince yaptığı ettiği her şey daha bir göz önünde olmaya başladı. Tiyatroya sadece oyuncu olarak değil, yönetici kimliğiyle de yıllarca hizmet etti. "Bunca dönem dizisi varken, ağır, oturaklı, tumturaklı Cihan Ünal nerede?" diye kendi kendime sorarken, onu atv'nin Yalnız Kurt dizisinin tam ortasında buldum. Osman Sınav yine 'bilgeliğini' konuşturmuş, bu özlemin farkına varmış, Cihan Ünal'a dizinin temel direği Davut Bahadır rolünü vermişti.
O Davut Bahadır ki etkileyici konuşma biçimi, insanın iliklerine işleyen ses tonuyla önce dizinin tanıtımlarına damga vurdu. Cihan Ünal'ın ilk bölümdeki şahane oyunculuk performansı ise herkese parmak ısırttı. Meğer ne çok özlemişiz onun kusursuz oyunculuğunu...
Biraz da falcılık yapayım: Bu diziyle birlikte pek çok reklamda Cihan Ünal'ın sesini duymaya başlayacağız. Aha da buraya yazıyorum.

Ne demiş?
"Eğer ölümü öldüremiyorsan, Allah'tan korkmak lazım." (Kendisini 6 yıldır felçli olan karısının hizmetine adayan hacı amcamızın atv'deki Kur'an ve Sünnet programında söyledikleri)

Şeref kürsüsü
Osmaniye'de yaşayan 11 yaşındaki Ali Erdem Akkuş, Caribou Matematik Yarışması'nda 15 sorunun tamamını doğru cevaplayarak 39 ülkeden 10 bin 979 çocuk arasında dünya birinciliğine ulaştı.

Zap'tiye
Eskiden işkence etmek için insanlara elektrik verilirdi. Şimdilerde elektrik faturası veriliyor! (Sosyal medyadan)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA