Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Adı Safiye kendi Zekiye

Türkiye iki haftadır Müge Anlı'nın atv'de yayınlanan programındaki Safiye'yi konuşuyor. Safiye Çallı'yı geçen hafta da yazmıştım. İki kez kendisini dolandıran türkücü sevgilisinden hâlâ medet uman, geri dönse bir kez daha malını mülkünü onun emrine vermeye hazır görünen Safiye'nin saflığından dem vurmuştum.



Ancak gelişmeler, bizim Safiye'nin göründüğü kadar saf olmadığını kanıtladı. Geçen hafta Safiye'nin umut verdiği Almanya'da yaşayan bir gurbetçi vatandaşımız telefonla programa bağlandı. İki gözü iki çeşmeydi. Safiye'nin kendisine umut verdiğini, duygularıyla oynadığını sonra da programa çıkıp türkücü Cüneyt'e aşkından söz ettiğini söyledi. İki gün sonra bu kez Safiye'nin Facebook'ta tanıştığı, İsveç'te yaşayan emekli polis memuru Martin'le de görüştüğü ortaya çıktı. Hatta Safiye'nin adama randevu verip, Türkiye'ye davet ettiği de anlaşıldı. Müge elini çabuk tutup, ertesi günkü (Cumartesi) randevuyu beklemeden Martin Metin'i Türkiye'ye getirip, Safiye'ye sürpriz yaparak stüdyoya soktu. Gelin görün ki, Safiye bu durumdan hiç memnun kalmadı. Son derece iyi niyetli olan ve ciddi bir izdivaç düşünen, yakışıklı adamı konuşmalarıyla refüze etti. Adam da sonunda tüm gerçeği onun yüzüne vurmaktan geri durmadı: "Meğer senin ilgini çekebilmek için dolandırıcı olmak gerekiyormuş..."
Belli ki bu hikayenin sonu gelmeyecek. Aldatıla aldatıla aldatmayı öğrenen Safiye'nin maceraları atv ekranlarında 32 kısım tekmili birden sürecek...

Bir yerlerde yanlış yapıyoruz
Bugün bizim Gaf Kürsüsü'nde ağırladığımız genç arkadaşımız Yusuf Karagöz'ü vesile ederek, önemli bir toplumsal tehlikeden söz etmek istiyorum:
ÖSYM'de ilk 1000'e girerek üniversitenin Elektrik Elektronik bölümünde burslu okuma hakkı kazanan gencimiz, Don Kişot romanının yan karakteri Şanso Panza'yı telefondaki ağabeyine sordu. Wembley ve Wimbledon'ın İngiltere'de olduğunu, seçenekleri ikiye indirerek sadece şansıyla buldu.
'Welcome to the Jungle' adlı unutulmaz Guns and Roses şarkısını hiç alakası olmayan AC/DC grubuna söyletip yarışmadan 2 bin lira ile ayrıldı. Milyonların yarıştığı üniversite sınavlarında ilk 1000'e girecek kadar başarılıydı ama genel kültürü sadece ve sadece ders müfredatıyla sınırlıydı.
Sakın bu genci eleştirdiğim, -haşa- hakir gördüğüm sanılmasın. Hatta tam tersi, sadece çiftçilikle geçinebilen bir ailenin Yusuf ile birlikte üç evladını üniversitede okutması ayakta alkışlanacak bir başarıydı. Benim eleştirdiğim, bu gencin hali tavrı değil, eğitim öğretim sistemimizin perişan pür melali... Baksanıza dereceyle üniversitede burslu okuyan evladımızda edebiyat yok, tarih yok, coğrafya yok, spor yok, sanat yok... Dünyada neler oluyor merak etmek hiç yok...
Anlaşılan o ki, biz çocuklarımızı bu eğitim sistemi içinde yetiştirirken bir yerlerde yanlış yapıyoruz. Belli ki eğitim sistemimiz sadece yaptığı işe odaklanabilen ama merdiven çıkarken aynı anda çiklet çiğneyemeyen robotlar yetiştiriyor. Ama robot üretme işini zaten teknoloji hallediyor. Yani insandan robot imal etmeye gerek yok. Bize insandan "insan" üreten bir eğitim sistemi lazım.

Gaf'let kürsüsü
Toplu taşıma şoförlerine verilecek Öfke Kontrolü Projesi'nin ilk toplantısında kavga çıkınca protokol imzalanamadı. (Mizahçılarımızın işi giderek zorlaşıyor. Çünkü memleketin kendisi çok komik)

Zap'tiye
Müge Anlı, İstanbul'da kayıplara karışan Somalili Anisa adlı genç kızı 15 dakikada buldu. Yahu ben evde kaybettiğim uzaktan kumanda aletini bile bu kadar kısa sürede bulamıyorum.

Ne demiş?
Kenan İmirzalıoğlu, Gelibolu'nun yarımada olduğunu bilmeyen genç kızımıza ders niteliğinde bir ağabey nasihati verdi: "Gelibolu sadece coğrafi bir yer değildir. Tarihimizde ve bağımsızlığımızın kazanılmasında önemli bir yeri vardır. Sana oradaki şehitliğimizi ziyaret etmeni öneririm."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA