Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Bedava konseri nasıl ıskaladılar?

Şahane analize sosyal medyada dolaşırken Bilgi Seli adlı adreste rastladım. Adamın biri Washington metro istasyonunda yere çömelir ve kemanını çalmaya başlar. 45 dakika boyuca 6 Bach çalar. Üç dakika geçer, orta yaşlı bir adam müzisyenin çaldığını fark eder. Yavaşlar, bir kaç saniyeliğine durur ve sonrasında aceleyle ilerler, yapacaklarından geri kalmasın diye. Bir dakika sonra kemancı ilk bir dolarlık bahşişini alır; bir kadın parayı kemancının önüne geçerken atmış ve hiç durmadan yoluna devam etmiştir. Bir kaç dakika sonra birisi dinlemek için duvara yaslanır, saatine bakar ve tekrar yürümeye başlar. Besbelli adam işine geç kalmıştır. En çok dikkat eden ise üç yaşında bir çocuktur. Annesi alelacele çekiştirirken kendisi durup kemancıya bakar. Sonunda annesi kuvvetlice çekiştirir çocuğu ve çocuk sürekli arkasına bakarak yürümeye başlar. Kemancının 45 dakikalık gösterisi boyunca sadece 6 kişi durup bir süre bekler. 20 kişi kendisine para verir, sonra yine normal bir şekilde yürümeye devam ederler. 32 dolar toplar kemancı. Gösterisi bitip de etrafa sessizlik hakim olduğunda hiç kimse farketmez bile. Kimse alkışlamaz ya da tanımaz. Kimse az önce dünyadaki yazılan eserler arasındaki en eşsiz parçayı 3.5 milyon dolar değerindeki kemanıyla çalan bu kişinin dünyanın en yetenekli müzisyenlerinden Joshua Bell olduğunun farkına varmaz. Oysa bu olaydan iki gün önce Bell'in konser biletleri 100 dolara kapışılmıştır.
Özet olarak: Ortak bir çevrede, uygunsuz bir zamanda güzelliği algılayabiliyor muyuz? Durup da bunu takdir ediyor muyuz? Bir yeteneği beklenmedik bir içerikte tanımlayabiliyor muyuz?
Eğer dünyanın en ünlü müzisyenlerinden birinin dünyada yazılan en iyi eserlerden birini çalarken onu durup da dinleyecek bir dakikamız bile yoksa, acaba daha neleri kaçırıyoruz?

Kalite ayrıntıda gizlidir
Köşemizin emektar okurlarından Ali Aktulga bu hafta da ekran mesaisine devam etmiş:
"Cehalet ve genel kültür yoksunluğu tüm dizi senaryolarının ana teması maalesef. Adım Farah dizisinde Farah'ı keseleyen kadın, kesenin içine elini sokmadan avucunun içinde keseyi buruşturulmuş bir kağıt parçası gibi tutuyor ve aklınca kızı keselemeye çalışıyor. Daha önce izlediğimiz hatalar gibi detaylara özen göstermemekten öte kitlesel genel kültür yoksunluğunun bir örneği daha maalesef."

Böyle Yabani'lik olur mu?
Okurumuz Abbas Erdöl de Yabani adlı dizideki tuhaflığı mercek altına almış:
"Dizinin üçüncü bölümünde, kaçırılmasının üzerinden 15 yıl geçtikten sonra ailesini bulan ve köşke dönen karakter, kardeşleri ile yaşadığı sorun nedeniyle birkaç gün sonra evi terk ediyor ama ev halkından hiç kimse peşinden kapıya kadar çıkmıyor. O da rahat rahat komşu köşke giriyor ve kaçırılışının sırrını çözmeye çalışıyor."

HAFTANIN ŞİİRİ

KISSADAN HİSSE

Birkaç sözüm var dinlersen
Öğüt değil, kabul edersen
Değirmende ömür öğüttüm
Uzat avucunu istersen

Rab'dan başkasına eğilme
Ne rüku et ne de secde
Varsın dolu başak eğilsin
Sen dik dur ama diklenme

Medet umma riyadan
Takiyye ile yalandan
Olma güce tapandan
Şaşma Mevla'm yolundan

Ben bir garip Arifî'yim
Kulun naçiz tarifiyim
Ama kula kulluk etmem
Çünkü iman sahibiyim

O gördüğün iblisler
Zor günün dostu değil
Uzak dur kürklerinden
Ki derviş postu değil

Lafım şuraya koydum
Gerisin hayra yordum
Sen ister sat, ister sakla
Ben yoluma koyuldum

Menzilim Hak yoludur
Heybem irfan doludur
İsmim soran olursa
Arifî der dururum

Aşık Arifî - 2023

Gaf kürsüsü
Okurumuz Galip Durum not almış: Avusturya Başbakanı'nın karşılama törenini anlatan Ece Altuğ, Türk heyetinde bulunanları sayarken Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'dan "MİT Başkanı" diye söz etti.

Zap'tiye
Bugünkü Zap'tiye de okurumuz Muharrem Akduman'dan: Canan Karatay şöyle diyor: "Erkekler pilav yemesin, yoksa kel olurlar..." Tamamen yanlış. Eğer öyle olsaydı Japon erkeklerinin tamamı kel olurdu!

Ne demiş?
Köşemizin çalışkan okurlarından Murat Aydın, Aileler Yarışıyor'daki diyaloğu yazmış: Yarışmacı: Beni hep size benzetiyorlar. Asuman Krause: Yaa!.. Yarışmacı: Ama karanlıkta...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA