Kulvarları bambaşka, enerjileri çok taze, yaratıcı, sınırları zorlamayı bilen bir dörtlü onlar... Her birinin apayrı bir kitlesi var. Evet aynı kazanda kaynamazlar, onları yarıştıramazsın ama günümüz şartlarında üretip ortaya koydukları güzel işler için dördüne de şapka çıkarır, alkışlarsın onları. Müzik endüstrisini belli kalıpların dışına taşmasına bayılıyorum. Kimse birbirini taklit etmiyor, kapışmıyor, laf dalaşına girmiyor. Tebrikler gençler, üretmeye devam! Aleyna Tilki önce davrandı, şimdi sırada Cemal Can Canseven, Edis Görgülü ve Zeynep Bastık var. Özellikle Zeynep'in ZeynoDisco kafasını merak ediyorum. Malum dünya müziği tekrardan disko ile geri dönüyor. Bakalım Zeynep neler yapmış meraktayım...
Maldivlere gitmeyeni dövüyorlar!
Şu sıralar herkes Maldiv yolcusu... Biraz geciktim mi acaba? Yok yok, bu seneyi es geçelim. Ben Bodrum'da 20 derecede bir Maldiv kafası yaşıyorum. Hem aşk tatiline gidilir oraya... Eşinle, sevgilinle gidecek, aşkınızı pekiştireceksin. Ben iki sene önce Ayada Maldives'e gitmiştim, hem de bir başıma, en iyisi eski fotoğraflarımı koyayım, yoksa kıskançlıktan çatlayacağım. Şu an kimler mi orada? İlk olarak Gülnur Güneş'i gördüm, ardından Rachel Araz, şimdi de Dila Tarkan... Hepsi de eşleriyle, sevgilileriyle gitmiş... Hatta Rachel, çoluğu çocuğu da kapmış götürmüş. Çocuklu ailelerin de gidebileceği kaydıraklı oteller de varmış. Merak edenler Rachel'in Insragram sayfasına girip bakabilirler.
Sosyetikler davetlere akmaya başladı
Gün içerisinde birçok markadan, cemiyetten, galerilerden dijital davetiye geliyor cep telefonuma. Bir süredir Bodrum'da yaşadığımdan davetlere iştirak edemesem de sosyal medyadan takipteyim. Sosyal mesafeli marka lansmanları da geri döndüğüne göre, uzun zamandır evde oturan sosyetik isimler, influencer'lar ayaklanabilir, giyinip süslenip kendilerini davetlere atabilir. En iyisi ben de kalkıp döneyim, İstanbul davetlerinde gezineyim, sizlere güncel haberler toparlayayım.
Çağatay Ulusoy'un her haline bayıldım!
Detoks merkezinde kendimi dijital platformlara vurdum... İlk olarak 'Kağıttan Hayatlar'ı izledim. Bir Çağatay Ulusoy fanı olarak, ayrıca arkadaş kontenjanından bu filmi izlemek sorumluluğumuz tabii. Hikaye güzel, akıcı. Çağatay canlandırdığı karaktere öyle bir hayat vermiş ki, o yakışıklı, karizmatik çocuk gitmiş, hastalığıyla ayakta durmaya çalışan, bambaşka bir zorluk içindeki bir adama dönüşmüş. Hemen ardından bir başka platform için kamera karşısına geçtiği 'Yeşilçam' adlı dizideki o jön haline takılı kaldım. Aynı anda birçok karakteri içine öyle bir sindirmiş, onları öyle güzel üzerine giymiş ki, 'Helal be' dedim. Beklentilerimi uzaya taşıdığın için teşekkür ederim arkadaşım.