Her şey karıştığı zaman...
Sen, sen gibilikten çıktığın zaman...
Olaylar peş peşe boğazını sıkmak için birleştiği zaman...
Yaşadığın yer, sana davetsiz misafir muamelesi yaptığı zaman...
Rutin hazdan çıkıp can sıkıntısı şeklini aldığı zaman...
Canın konuşmak istemediği zaman...
Aynayla arana dağlar girdiği zaman...
GİT, DÖN, GİT, DÖN...
Yemek yemenin tadı kaçtığı zaman...
Sanki sen mükemmelmişsin gibi çevrendeki herkeste ve her şeyde için için bir kusur bulmaya başladığın zaman...
Daha çok arkana bakmaya gerek duyduğun zaman; uzak iyidir.
Uzaklaşmak iyidir.
Belki özlersin, belki kızgınlıklarını ve hüzünlerini süzersin. Belki harika bir fikir gelir aklına.
Belki, yıkanırsın başka topraklarda.
Uzak iyidir, ara sıra uzamak iyidir. Uzun uzun durmak iyidir.
Kaçar gibi yapmak iyidir.
Unutmayacağını bilsen de iyidir.
Yeniden adım atmadan önce iki adım geriye gitmek iyidir.
NOT: Bu yazıyı giderken yazmıştım, siz okurken dönmüş olacağım. Git, dön, git, dön...
Henüz daha iyisini bilmiyorum; yapabildiğim budur yani.