Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Yok artık Twitter! annelerden ne istedin?

Twitter yönetimi bugüne kadar hesap kapatma ve tweet silme için toplumsal gerginliği artırma, uygunsuz içerik, şiddeti teşvik etme, nefret söylemi gibi gerekçeler gösteriyordu.

Elbette Twitter'ın ABD'deki darbe girişiminde olduğu gibi haklı gerekçeler gösterdiği de oldu. Ama Twitter'ın Türkiye'ye karşı genelde ikiyüzlü bir tavır takındığını görüyoruz.


Ülkemize temsilci atamayarak yasaları hiçe sayan, suçu önlemeye yönelik işbirliğini önemseyen, sürekli vergiden kaçmaya çalışan Twitter, son dönemde ülkemizdeki siyasetçilerin tweet'lerini de engellemeye başlamıştı.

Özel bir şirketin keyfi bir şekilde yargı dağıtması başlı başına büyük bir sorun.

Twitter'a hep neden PKK, FETÖ gibi terör örgütlerinin şiddeti, terörü körükleyen paylaşımları engellemediği soruldu ama hiç yanıt alınamadı.

Ve geçtiğimiz günlerde "Yok artık" diyeceğimiz bir sansüre daha imza attı Twitter. PKK tarafından kaçırılan çocuklarının bulunmasını isteyen ve HDP Diyarbakır il binası önünde 526 gündür eylem yapan ailelere destek amaçlı 'Diyarbakır Anneleri' adıyla açılan hesap Twitter yönetimi tarafından kapatıldı.


5 yıl önce 15 yaşındayken kaçırılan oğlu Özkan için bir yıldan fazla süredir eylemini sürdüren Süleyman Aydın Twitter'a soruyor: Anne ve babaların feryadını dile getirmek suç mudur? 2 yıl önce 18 yaşındayken, kaçırılan oğlu Mustafa için oturma eylemini sürdüren kanser hastası Ayşegül Biçer de "Bizim sesimizi duymak istemiyorlar, tam aksine sesimizi kesmeye çalışıyorlar... Sosyal medyada sesimizi duyurmaya devam edeceğiz. Kimsenin gücü annelerin feryatlarını kesmeye yetmez" diyor.

Mazlum Kobani denen PKK'lı teröriste 'mavi tik' veren, PKK'lı teröristlere ve sempatizanlara ait binlerce hesabı ve bu hesaplardan yapılan terör propagandasını görmezden gelen, FETÖ üyelerinin algı oyunlarına ses çıkarmayan Twitter, teröristlerin kaçırdığı evlatları geri isteyen annelerin hesabını kapattı, iyi mi?

Bundan daha net teröre destek olamaz! Teröristlerden evlatlarını istemek suç mu?

***


YAZIK OLDU EMİR'İN EMEĞİNE

'Öyle Bir Geçer Zaman Ki' dizisinin küçük Osman'ı Emir Berke Zincidi'nin babası ve amcasının ortak olduğu Zincidi Sinema için iflas talebi açıklandı.
Öz kaynağının 1 milyon 334 bin lira ekside olduğunu belirten şirketin mali sıkıntıya girmesine neden olan yapımların başında, 2013'te vizyona giren 'Hititya-Madalyonun Sırrı' geliyor.
Riskli bir sektör olan sinema salgında büyük darbe aldı. Ticarette batmak da var ama batan para çocuğun olunca baba için her şey daha yıpratıcı oluyor.
Emir'in çocukluğunun en güzel günleri setlerde geçti. Emir'in büyük özveride bulunup geleceği için yaptığı yatırımın batması gerçekten üzücü.

***


YASAK YA VARDIR YA YOKTUR!

Hafta sonu yasağında İstanbullular yine kendilerini sokağa, parka, sahile attı.
Yasağı ciddiye alıp evde oturanlar ise yine kendilerini kandırılmış hissetti.
Bebek sahilinde insanlar yürüyüş, spor yaparken; Kadıköy'deki Göztepe, Özgürlük ve Yoğurtçu parklarında piknik yapan ya da çocuğunu eğlendiren 52 kişiye kişi başı 3 bin 480 lira ceza yazıldı.
Bir semtte ceza keserken diğer semtte sokağa çıkanları görmezden gelmek doğru mu? Yasak ya vardır ya yoktur. Tam kapanamıyoruz bari hafta sonu yasağını tam uygulayalım.

***


KÜBA DA ÖZELLEŞTİ

Küba'da artan enflasyon karşısında radikal bir karar alındı. Ülkede devlet kontrolünde bulunan 2 binden fazla sektörde özel işletmelerin faaliyet göstermesine izin verileceği açıklandı.
124 sektörün ise devlet kontrolünde kalmaya devam edeceği belirtildi.
Fidel Castro hayatını kaybedeli daha beş yıl oldu ama Küba, komünist yönetim şeklinden taviz verdi.
Aslında Küba, yıllarca süren ABD'nin ambargosuna iyi dayanmıştı. Ambargo olmasaydı bugün çok farklı konuşuyor olurduk!
Devlet kontrolünde kapitalizm, Çin'i süper güç yaptı, Küba'ya da faydası dokunur.
"Küba'da sağlık şöyle güzel, eğitim böyle kaliteli" diyen eski devrimciler şimdi kimi örnek gösterecekler acaba?

***


KORONADAN ÖLMEK UTANILACAK BİR ŞEY Mİ?

Gaziantep'te yaklaşık 20 kişilik bir grup, özel bir hastanede hayatını kaybeden yakınlarının ölüm raporuna 'koronavirüs' yazılmasını istemeyerek sağlık çalışanlarına saldırdı.
Saldırıda biri hemşire 3 hastane görevlisi yaralandı
Kargaşa anında bir kadının demir korkulukla bilgisayar ekranına vurmasını dehşete kapılarak izledim. Dövüyorlar yetmiyor, bir de devlet malına zarar veriyorlar!
Neden, niçin böyle bir öfke? Koronadan ölmek utanılacak bir şey mi? Cenazeye, taziyeye kimse gelmez diye mi düşündüler?
Yoksa ölen kişiyi koronavirüs tedbirleri dışında toprağa vermek mi istediler? Her ne düşündülerse virüsün başkalarına bulaşmasını önemsemediler galiba.
Caydırıcı cezalar lazım. Belki de sağlık çalışanlarına saldıranlara devlet hastanelerinden muayene olmayı yasaklamak gerekiyor. Evet, bu çok sert önlem olur. Sizin var mı öneriniz?

***


FUTBOLDA YENİLİK ŞART

Almanya'da Karlsruher ile Jahn Regensburg arasındaki maçta daha önceden görülmemiş bir korner pozisyonu yaşandı.
Korner atışında Karlsruher'den yedi futbolcu, ceza sahasının sağ çizgisinin bulunduğu bölgede sıralandı, içeride ise bir oyuncu bırakıldı. Korner atışının yapıldığı sırada bu yedi futbolcu bir anda ceza sahasına doğru koştu ve rakip ne olduğunu anlamadan pozisyon buldular.
Pozisyon gol olmadı ama 'Futbolda neden bu tarz yeni taktikler denenmiyor?' sorusunu akla getirdi. Futbol kadar kuralları ve taktikleri nadir değişen muhafazakâr oyun yoktur herhalde.
Futbolu yeniden keyifli hale getirecek radikal, yenilikçi teknik direktörlere ihtiyaç var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA