Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HALİT YEREBAKAN

Domuz gribinden koruyamıyor

Grip aşılarının domuz gribine karşı tam koruyuculuğu yok. Domuz gribinin özel bir aşısı da bulunmuyor. Bu gripten korunmanın yolu el hijyeninden geçiyor

Domuz gribi, son günlerde gündemdeki en önemli hastalıklardan biri. Gün geçmiyor ki ağır grip tablosu, hatta domuz gribi şüphesiyle hastaneye yatırılan birini duymayalım. Halk arasında domuz gribi olarak bilinen ve ağır semptomlarla seyreden bu hastalık, influanza A tipi virüsün neden olduğu ve salgın şeklinde yayılabilen bir solunum yolu hastalığıdır. A(H1N1) olarak da bilinir. Hastalığın kökenini araştıran bilim adamları, A (H1N1)'in domuzlarda görülen bir hastalık olduğunu ve insanlara bulaşabilmesinin ancak mutasyona uğramasıyla mümkün olduğunu belirtiyorlar. Geçmişte domuzlarla temas halinde bulunan kişilere bulaştığı görülmüş ancak yayılmanın sınırlı kaldığı da belirtilmiş.

İNSANLIK İÇİN YENİ BİR VİRÜS
Domuz gribi, hayatımıza 2009 yılının Nisan-Mayıs aylarında girdi. Tüm dünyayı tedirgin eden bu hastalık, ilk olarak Meksika, Kanada ve ABD başta olmak üzere dünyanın 21 ülkesinde görüldü. Domuz gribi, tıpkı normal gripte olduğu gibi hafif, orta ve şiddetli şekilde görülebilir. İnsandan insana geçmesi mümkün ancak çok da kolay olmayan (yani salgın şeklinde çok hızlı yayılmayan) domuz gribi, insanlık için yeni bir virüs tipidir ve bu sebeple bağışıklık sistemimiz tarafından tanınmaz. Daha da önemlisi, nasıl seyredeceği tam olarak bilinemediğinden normalden daha fazla dikkat gerektirir. Ateş, titreme, boğaz ve kas ağrısı, burun akıntısı, kuru öksürük, şiddetli baş ağrısı ve genel halsizlik gibi normal griple (insan gribi) çok benzer belirtiler gösteren A(H1N1)'in, pnomöni ve solunum yetmezliği gibi hastalıkların da ilave olmasıyla ölümle sonuçlandığı vakalar vardır. Hastalıkla karşılaşıldığında bünyenin zayıf düşmesi, diğer hastalıklara adeta yol açar. Bir araya gelen bu hastalıklar, tablonun çok daha ağır seyretmesine sebep olur. Hastalığın bugüne kadarki seyri incelendiğinde, 6 ay-24 yaş arası çocuk ve gençlerde daha sık görüldüğü bilinmektedir. Hamileler ve hastane çalışanları, hastalıktan etkilenecek gruplar arasında başta geliyor. Yapılan araştırmalar, 65 yaş üstü kişilerin gençlere oranla daha az hastalandığını göstermektedir. Bu durumun 1918 yılında yaşanmış salgınla ilgisi olduğu düşünülmektedir. Bahsedilen dönemde yaşanan salgın, günümüzde görülenle ciddi benzerlikler gösteriyormuş. Etkisinin 1950'lere kadar devam ettiği bilinen salgının, 65 yaş üzeri kişilerde bağışıklık geliştirdiği tahmin ediliyor. Bu sebeple domuz gribine yakalanması muhtemel kişiler arasında 65 yaş üstü grup son sırada yer alır. Öncelik, gençler ve hamilelerdedir.

İYİLEŞMEDEN OKULA GÖNDERMEYİN
Her hastalıkta olduğu gibi domuz gribinin de bulaşma müddeti vardır. Belirtiler başlamadan hemen önceki gün ve belirtilerin ortaya çıkmasının ardından gelen beş gün boyunca bulaşması mümkündür. Sonraki günlerde de bulaştığı bilinir ancak etkisi daha zayıftır. Özellikle okul çağı çocuklarının tamamen iyileşmeden okula gönderilmemeleri, hastalığın yayılmasını önlemekte oldukça önemlidir. Daha önce de belirttiğim gibi A(H1N1), hafif de seyredebilir ve böyle seyrettiğinde normal griple karıştırılması çok kolaydır. Tıpkı normal gripte olduğu gibi yakın temas ve öksürük gibi yollarla bulaşır. İlgili virüs, yaklaşık iki saat canlı kalabilir. Bu sebeple ortak yüzeylere temas etmek ve ardından ağız ya da buruna dokunmak suretiyle kişiden kişiye geçebilir. Mevsimsel gribe karşı geliştirilen grip aşılarının domuz gribine karşı tam bir koruyuculuğu yoktur. Hakkında çalışmalar devam ediyor ancak henüz domuz gribine karşı bir aşı geliştirilemedi. Bu sebeple domuz gribinden korunmanın en iyi yolu, kendi çabanızla nasıl dikkat edeceğinizi bilmek ve dikkatle uygulamaktan geçiyor.

VAKİT KAYBETMEDEN HEKİME GİDİN
Her hastalıkta olduğu gibi domuz gribinde de erken teşhis, tedavi başarısı için son derece önemlidir. Bu sebeple belirtiler hafife alınmamalı ve dikkatle takip edilmelidir. Özellikle hızlı ve güç soluma, cilt renginde farklılık (mavimsi), aşırı halsizlik, sıvı tüketememe, ateş, kusma, ani baş dönmesi, şiddetli ağrı (ya da baskı hissi) ve beraberinde gelen cilt döküntüleri varsa hiç vakit kaybedilmeden hastaneye gidilmelidir.

ELLERİ SIK SIK YIKAMAK MASKEDEN ÇOK DAHA ETKİLİ
Yapmanız gereken en önemli şey, sıklıkla ellerinizi yıkamaktır. Bu, domuz gribinin dışında sayısız hastalıktan korunmanız için çok önemlidir. Besleyici gıdalar tüketmek, yeterli uyumak ve bol sıvı tüketmek de bedeninizi hastalığa karşı dirençli kılmak için yapılacaklar arasında yer alır. Bedeninizi dinç tutmaya yarayacak bu gibi önlemlerin dışında alışkanlık haline getirmeniz gereken davranışlar da vardır. Ortak kullanılan yüzeylere mümkün olduğu kadar dokunmamak, temas sonrası mutlaka dezenfektan kullanmak ya da elleri yıkamak ve iyi havalandırılmamış ortamlardan uzak durmak hastalığın yayıldığı şu günlerde almanız gereken önlemlerin başında geliyor. Maske takmak korunmanız için yapabilecekleriniz arasında yer alıyor. Ellerinizi sıklıkla ağız ve burnunuza götürmenizi engellediği çok açık ancak ellerinizi yıkamak kadar etkili olmadığı da bilinen bir gerçek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA