Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BASRİ YALÇIN

Tahıl Koridoru

Dünyanın önümüzdeki yıl belki de en önemli sorunu enerjiyle beraber gıda sorunu olacak. Öyle ki, yakın zamanda güney yarımkürede büyük kıtlıklar yaşanabilir. En azından Birleşmiş Milletler öyle söylüyor. Bu tür küresel sorunlara küresel çareler aranmadığını biliyoruz. Uyarılardan ve temennilerden ibaret kaldığını son kez Kovid başta olmak üzere birçok kez gördük. Ukrayna ve Rusya arasındaki savaşın da bu gıda krizini derinleştireceği bilinmesine rağmen ABD ve Çin gibi büyük güçlerin umrunda bile değil. Avrupalılar ise konuşmaktan başka bir iş yapmıyor.
İşte tam da böylesi bir düzlemde Türkiye ortaya çıktı ve son yıllarda sahnelediği diplomatik manevraların sadece kendisine değil dünyaya da fayda sağlayabileceğini gösterdi. Rusya ve Ukrayna ile iki ayrı masaya oturarak kolaylaştırıcı bir rol oynayan Türkiye Ukrayna tahılı için koridorun açılışını sağlamış oldu. Anlaşmaya göre Rusya tahıl akışına müdahale etmeyecek. Akışı da Türkiye kontrol edecek. Yaklaşık 25 milyon tonluk tahıl Türkiye'nin kontrolünde dünya piyasalarına açılacak. En az yüz milyon insanın temel gıda ihtiyacı bu vesileyle sağlanmış olacak.
Türkiye'nin imza attığı bu diplomatik başarı tüm dünya basınında manşetlerden verildi. Dünya neredeyse rahat bir nefes aldı. Ancak biz Türkiye'de maalesef altılı masanın oyun ve oynaşlarını konuşuyoruz. Aday kim olacakmış? Kim kimin ayağını kaydırmış? Kim kime ne demiş? Yarın niye tersine beyanatta bulunmuş? Üzücü olan kısmı tam da burası.
Kabaca hesaplayacak olursak son 6 yılda Türkiye dış politikada gerçekten üstün bir performans sergiliyor. Fakat bu öylesine kanıksandı ki gündem bile olmuyor.
Halbuki Türkiye bu ve devamında gelecek benzeri anlaşmalarla on yıllar boyunca tekrar edilen fakat hep sözde kalan gerçek bir geçiş ülkesi olma yolunda ilerliyor. Bugün tahıl yarın enerji koridoru Türkiye'den geçer. Türkiye'nin uyguladığı dengeli dış politika işte bu örgüyü üretiyor. Ülkenin geleceği bu tür anlaşmalarla adım adım garanti altına alınıyor.
Bu anlaşmadan sonra Batı kamuoyu Türkiye'nin anlamını yeniden keşfeder mi bilemem, pek de umrumda değil, ama diplomatik ataklar bu haliyle devam ettikçe Türkiye'ye karşı kullandıkları üslubu değiştirmek mecburiyetinde kalacaktır.
Mesela Türkiye'ye Rusya karşıtı yaptırımlara katılma çağrısında bulunduklarında Türkiye onlara "gıda koridorunu açık tutmak zorunda" olduğunu söyleyecektir. Bu önümüzdeki dönem için mücevher değerinde bir argümandır.
Hemen Avrupa ülkeleriyle bir kıyas yapın. Önümüz kış. Ancak enerji konusunda ne yapacaklarına dair tek bir inisiyatif almış ve hazırlık yapmış değiller. ABD beklentileri ile Rus gazı arasında kaldıklarında büyük siyasi krizlere şahit olabiliriz. Dikkat ederseniz Avrupa ülkelerinde başbakanlar istifa ediyor veya tasfiye ediliyor. Siyasi istikrarsızlık ve lidersizlik nedeniyle Avrupa kışa oldukça kötü hazırlanıyor. Tıpkı bizim muhalefet gibi siyaseti dizayn etmeye çalışmaktan iş yapmaya vakit bulamıyorlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA