Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Hz. Peygamber’i (s.a.v.) bekleyenlerden

Yemenli bir delikanlı. Adı:
Haris. Babasıyla hacca gider. Tavaftan sonra Mina'ya çıkar. Bundan sonrasını Haris'ten dinleyelim;
Mina tepelerinden birinde birinin hacca gelenlere bir şeyler anlattığını gördüm, bazıları dinlerken bazıları ise kendisine tepki gösteriyorlardı.
Yanaştım. Ne oluyor diye.
Yüzü son derece güzel ve düzgün olan o kişi Allah'ın birliğine çağırıyor. Halkın bir kısmı ise ona saldırıyor veya onu hırpalıyorlardı.
Bu hal bütün bir gün devam etti. Nihayet akşam vakti vücudunda ezikler vardı.
Ben ona merakla bakarken elinde su kabı ve bez olan bir genç kız çıkageldi. Ağlayarak o kişinin yüzündeki kanları silmeye başladı. Ağlayan kızı teskin eden o kişi şöyle diyordu: 'Korkma kızım! Babana bir şey olmayacak.
Allah, babanı koruyacaktır.' Ben merakla oradaki bir Mekke'liye sordum. Kim bu adam? Bu kız kim, ne oluyor? Mekkeli şöyle dedi: Bu gördüğün yaralı kişi Muhammed'dir.
Bu genç kız, kızı Zeyneb'tir.
Muhammed yeni bir dine çağırıyor insanları. Araplar da ona hakaret ediyor, onu tartaklıyor ve hırpalıyorlar.
O'na baktım.
Yüzünü temizleyince sudan biraz içti.
Geri kalanı ile de abdest aldı. Ortalık sakinleşince babama:
Hz. Muhammed (s.a.v.) ile tanışmak istiyorum. Onunla sohbet edelim mi dedim.
Babam olur dedi. Yanına gittik.
Selam verdik. Yüzümüze gülümsedi. Bize dinini anlat dedik. "Putları kırmakla, tek Allah'a imanla görevlendirildim" dedi. Komşu hakkından bahsetti. Zulme karşı olduğundan, insan öldürmenin haram olduğundan bahsetti.
Kur'an okudu. O kadar etkilendik ki ben de babam da hemen Müslüman olduk.
Bize memleketinize dönün ve insanları Allah'a çağırın dedi. O'ndan ayrılmak zor geldi bize. Ama Yemen'e döndük.
Yıllarca Yemen'de O'nun hasretiyle bekledim. O'nu bir kez daha görebilir miyim diye.
O kadar etkilenmiştim ki.
Nihayet Medine'ye hicret ettiğini duydum. Aradan 9 sene daha geçti. Hacca gideceğini duydum. Hemen hazırlığımı yaptım. Deveme bindim.
Mekke'ye yürüdüm.
Mekke'ye gelince Arafat meydanına çıktım. Oradaymış.
Ona yanaşmaya çabaladım.
O gün Arafat'ta yüz yirmi bin inanan vardı. Biraz yaşlanmıştı.
Yüzünün aydınlığı yüzünün nuru bütün güzelliğiyle üzerindeydi.
Herkese tebessüm ediyordu.
Biraz da olsa hasret gidermiştim.
Hacc'dan döndüm. Bir ay sonra birdenbire O'nun vefat haberi geldi. Çok ağladım.
Dayanamamıştım.
Şimdi mahşeri bekliyorum.
Yeniden O'nu görebilmek için. Haris daha sonra, Hz. Ebu Bekir zamanında Şam'a geçti. Orada, Merci Raht savaşında şehit olarak dünyaya veda etti. Rahmanın rızası üzerinde olsun.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA