Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

İman, ibadeti gerektirir

Çoğu kez “İman ettim” demekle her şeyin sona erdiğini zannederiz. Hâlbuki iman, sadece İslam dairesine girmek için yeterlidir. İmandan sonra, bu imanı sağlamlaştıracak iyi işler, ameller ve ibadetler gerekir

İman, kayıtsız ve şartsız bildirileni kabul etmek anlamına gelir. Yüce Allah'ın kitabında bildirdiklerinin doğruluğunu ve gerekliliğini kabullenmektir iman. Şartlı iman olmaz. "Buna iman ediyorum, şunu kabul etmiyorum" tarzındaki iman eksiktir. Sahibine fayda sağlamaz. "İmanın 6 şartı vardır" ifadesi, bir hadisten alınmış genellemedir ve yanlış yorumlanmaktadır. Zira İslam'da iman edilmesi gereken hususlar 6 şeyden ibaret değildir ki. Zinanın haram olduğuna iman etmek de imanın ve Müslüman olmanın şartıdır. Kumarın haram olduğuna iman etmek de imanın gereğidir. Kumar oynamak belki günahtır, ama kumarın haram olduğunu reddetmek, imana zarar verir.
Hadiste ifade edilen imanın 6 şartı, ilk Müslüman olana teklif edilecek olan hususlardır ve çoğu fizik ötesi âlemle ilgili konulardır. Çünkü imanda esas olan, görülmeyeni kabul etmektir. Kaldı ki Kur'an'a iman, zaten bu altı şartın içindedir. Yani Kur'an'dakilerin hepsine iman.
Bazen ibadetten kaçmak ve günaha dalmak için şu mazereti ileri süreriz: "Benim kalbim temiz." "Namaz kılmak, iyilik yapmak, merhamet etmek gerekir" dediğimizde de mazeret hazırdır. "Şu namaz kılan var ya, aynı zamanda sahtekârlık ediyor, insanları aldatıyor" deriz. Kendimizi rahatlatırız böylece. Doğrudur. Namaz kılanlar içinde de, kılmayanlar içinde de yanlışlık yapanlar vardır. Ama ölçü bu olmamalı. Hedef, Hz. Peygamber gibi, Hz. Ebubekir gibi, Hz. Ali gibi, Hz. Aişe, Hz. Fatıma gibi namaz kılıp temiz yaşamak olmalıdır. Kötüden örnek olmaz ki. İyi dururken neden kötüyü örnek gösteriyoruz ki.

Sürekli, "Benim içim temiz" diyenlere Kur'an-ı Kerim cevap veriyor: "O, sizi daha topraktan yarattığı zaman ve siz annelerinizin karınlarında bulunduğunuz sırada (bile), sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir" (Necm, 53/32)
"İman edenin ibadet etmesi gerekir" dedik. O zaman yapılacak ibadetlerin yansımalarına bakalım:
1- Allah'ın emirleri yerine getirilince bereket oluşur. Ayet şöyle buyurur: "Eğer o memleketler halkı, iman edip Allah'tan korkmuş olsalardı, muhakkak ki üzerlerine yerden ve gökten bereket kapıları açardık" (El-Araf, 96).
2- İbadetler yerine getirilince gayeye erişilir.
Zor yollar kolay hale gelir. Kur'an buyuruyor ki: "Kim Allah'tan korkarsa (takvalı olursa) Allah onun işine bir kolaylık verir" (Et-Talak, 2-4).
3- Allah'a yakınlaşmak hayatı güzelleştirir, çekici hale getirir. Anlamlı kılar, renklendirir. Tekdüzeliği kaldırır.
Kur'an şöyle buyuruyor:
"Erkek veya dişi, mümin olduğu halde, kim iyi amel işlerse muhakkak onu güzel bir hayat ile yaşatacağız" (En-Nahl, 97).
4- İtaat ve ibadet, sıkıntıların, kaos ve psikolojik sarsıntıların en güzel ilacıdır. Allah şöyle buyuruyor: "Dikkat ediniz!
Ancak Allah'ı anmakla kalpler yatışır ve huzur bulur" (Ra'd, 28).
5- İbadet, her türlü belanın uzaklaşmasına vesile olur. Kur'an haber veriyor:
"Şüphesiz ki Allah müminleri (her türlü saldırı ve beladan) koruyacaktır" (El-Hacc, 38).
6- Allah'a yönelip ona itaat eden ve emirlerini yerine getirmeye çabalayanın yolunu Allah açar. Kur'an bunu belgeliyor: "O vakit Rabb'in, meleklere şöyle vahyediyordu:
Şüphesiz ben sizinle beraberim, hemen müminlere (yardım ederek kalplerine) güç verin" (El-Enfal, 12). "Allah gerçekten bağlanan ve dosdoğru yolda yürüyene tabii ki yardım edecektir. Allah iman edenlerin yardımcısıdır" (Bakara 257).
7- İbadet edenlerin dereceleri yükseltilir. Dünyada belki bazen ama ahirette sürekli yüceltilir:
"Allah sizden iman edenlerin mertebesini yükseltir" (Mücadele, 11).
8- Allah'a yönelen insana karşı halkın kalbinde sevgi oluşur.
Kur'an-ı Kerim şöyle açıklıyor:
"İman edip salih (Allah'ın razı olduğu güzel işler) amel işleyenler var ya, Rahman (olan Allah) onlara bir sevgi verecektir (onları gönüllere sevdirecektir)" (Meryem, 96).
Hz. Peygamber (SAV) bu ayeti açıklar gibi şöyle buyurur: "Allah bir kulunu sevdiği zaman, önce meleklere falancayı sevin diye emreder. Bunun üzerine melekler de onu severler. Sonra da yeryüzündekilerin kalplerine onun sevgisi yerleşir."

BİR DUA
Hz. Enes İbn-i Malik'in duası
ALLAH'IM, hamd sana mahsustur. Senden başka hamd olmaya layık yoktur. Sen istemeden veren, bol bol ihsan edensin. Ey yerleri ve gökleri meydana getiren, ey celal ve ikram sahibi olan, ey ebedi hay ve kayyum olan Allah! Muhammed'in (sav) ve O'nun âli ve ashabına rahmet eyle. Rahmetinle beraber, arzularımı kabul et, ey merhametlilerin en merhametlisi, koruyucuların en koruyucusu!

BİR HADİS
"RABBİMİZ her gece, gecenin son üçte biri kaldığında en alt semaya inip, 'Hani bana dua eden kimse? Onun duasını kabul edeyim! Hani benden istek dileyen? Onun istediğini vereyim! Hani benden bağışlanma dileyen? Onu bağışlayayım!' buyurur." (Buhari, Teheccüd 14)

BİR AYET
"SİZİ karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna (Muhammed'e) apaçık ayetler indiren O'dur. Allah size karşı çok şefkatli ve merhametlidir." (Hadid, 9)

BİR ESMA
El-Kahhar:
HER istediğini yapacak güce sahip, hâkim.

SORU - CEVAP

Kabir azabı var mı?
Kabir azabı ve kabir nimeti vardır. Şehitlerden bahsedilirken, "...Allah katında rızıklanıyorlar" (Ali İmran 169) buyuruluyor. Nuh kavmi için "Suda boğuldular ve ateşe sokuldular" (Nuh, 25) buyuruluyor. Ayrıca İbrahim 27, Taha 24, Mümin 46, kabir azabına işaret eder. Bu konuda hadisler mevcuttur. Tercümesini verdiğim iki ayette de (Nuh 25, Ali İmran 169) şu anda nimetin ve azabın olduğunu görebiliyoruz. Ayrıca Peygamberimiz (SAV) ileride kabir azabını inkâr edecek insanların çıkacağını bir mucize olarak haber veriyor.

Türbelerden şifa beklenir mi?
Türbelerden şifa beklenmez. Şifa Allah'tan istenir. Ama türbe ziyareti usulüne uygun şekilde yapılırsa sevap olur. Zira türbe neticede mezarlıktır. Peygamberimiz (SAV) mezar ziyaretini tavsiye ediyor. Ama bidatten uzak durarak bu ziyareti yapmalıyız. Orada dua edip ibret almalıyız.

Mezar sıkıştırması diye bir şey var mı?
Peygamberimiz (SAV) mezara giren herkesin mezar tarafından sıkıştırılacağını haber veriyor. Mezarın mümini sıkıştırması bir annenin çocuğunu kucaklaması gibidir. İmansız bir insanı sıkıştırması ise başka türlü olacaktır. Hz. Peygamber (SAV) hiç kimsenin bu durumdan istisna tutulamayacağını bildiriyor. Ama önemli olan mezara ve ahirete hazırlıklı olmaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA