Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Akdeniz’de sıcak çatışma çıkar mı?

Geçtiğimiz haziran sonunda, Doğu Akdeniz üzerinde hâkimiyet kurmak isteyen müttefik ülkeler Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan ve Mısır'ın katılımıyla "Medusa 6" tatbikatı yapıldı. Mısır Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Ahmed Halid Hasan Said'in, tatbikata katılan Rum ve Yunan subaylar onuruna düzenlediği ve "Anvar Al Sadat" isimli helikopter taşıyıcıda gerçekleşen karşılama töreniyle başlayan tatbikat, 29 Haziran'da sona erdi.
Geçtiğimiz ay ise, Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Es-Sisi ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ile beraberindeki heyetler, Girit Adası'nda, 6'ncısı düzenlenen üçlü zirvede bir araya geldi. Çipras, zirve sonrasında yaptığı açıklamada, Mısır ile Akdeniz'de Münhasır Ekonomik Bölge sınırlarının en kısa sürede belirlenmesi konusunda anlaştıklarını belirtmişti. Akdeniz'de pasta paylaşımı yapıp Türkiye'yi dışarıda bırakabileceğini sanan bu kafaya Dışişleri Bakanlığı gerekli yanıtı verdi.
Dahası Enerji Bakanı Berat Albayrak döneminde ordumuzun İtalyan Eni'nin gemisinin önünü kesmesi gibi sahada da gerekli tepkiler verilmeye devam etti.
Fakat bu üç ülke ve esas kurucu müttefik İsrail, Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Akdeniz'deki tüm hak ve hukukunu hiçe sayarak, Akdeniz'in derinlerindeki petrol ve gazın araştırılması ve üretilmesi noktasındaki tek yetkinin kendilerinde olduğunu savunuyorlar. Enerji pastasının merkezinde, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nden çıkarak Yunanistan üzerinden Doğu Akdeniz gazını Avrupa pazarına taşıyacak olan Doğu Akdeniz Boru Hattı bulunuyor. Akdeniz'de yoğun miktarda hidrokarbon keşfedilmesi sonucu Ortadoğu'nun ve belki de Avrupa'nın enerji yolları haritasını değiştirebilecek ölçüde yoğunluklu bir enerji savaşından söz ediliyor.
Kıbrıs Rum Kesimi'nde geçtiğimiz ay düzenlenen bir konferansta, İsrail ve Mısır büyükelçilerinin Türkiye'ye yönelik tehditkâr açıklamalarını hatırlatınca, meselenin ciddiyeti daha net anlaşılır sanıyorum. Örneğin İsrail Büyükelçisi Aammy Ravel, "Türk tehditleri nedeniyle İsrail'in askeri müdahalede bulunmak zorunda kalmamasını temenni ederim" demişti. Mısır Büyükelçisi Taha Muhammed ise, "Gerekirse Türkiye'ye karşı askerî güç kullanmaktan çekinmeyiz" diyerek İsrail ile aynı çizgide konumlandı. ABD Büyükelçisi de "Türklerin Rumlara karşı tavrı kabul edilemez" diyerek desteğini esirgemedi.
Tek taraflı doğalgaz arayan Rumlar, sondaj çalışmalarımızı tehdit olarak gören Rumlar, adadaki Türk halkını yok sayan Rumlar, Annan fırsatını elinin tersiyle iten ama yine de Avrupa Birliği'ne alınan Rumlar ama haksız taraf biziz!
Neyse, anlayacağınız bu Doğu Akdeniz mücadelesindeki hikâyemiz daha bitmedi. Hatta iki gün önce Alanya açıklarında çalışmalara başlayan sondaj gemimiz Fatih ile daha başka bir boyuta taşınıyor.
Sıcak çatışmadan hangi ordunun kaçacağı ise tarihteki örnekleriyle sabittir...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA