Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Sabancı Center'da hüzün ve hayat

Sakıp Sabancı'nın ölüm yıldönümleri, "hüzün" ile "hayat" ın kesiştiği toplantılar oluyor.
Hüzün var. Çünkü o gün, hem Sakıp Bey'i rahmetle anıyor, hem de diğer kayıplarımızı, sevdiklerimizi yüreğimiz yanarak hatırlıyoruz.
Türk müziği konserinden sonra yemeğe geçiliyor... hayat devam ediyor. Kendinizi, "sessiz gemiye" bindirdiğiniz sevgili dostların yerlerinden memnun olduğunu düşünüp, geride kalanlarla koyu bir sohbete dalıyorsunuz. Kimisini aramak istemişsiniz, vakit bulamamışsınız; kimisi, aklınızdan tamamen çıkmış. Ayaküstü de olsa, sarf edilen birkaç kelime bağları güçlendiriyor; anıları tazeliyor.
Sabancı ailesinin, hep sade, sevecen bir tarzı olmuştur. Bu hava, ölüm yıldönümlerine de yansıyor. Davet, "eski dostların" birbirine kavuştuğu bir şölene dönüşüyor. Güzel sürprizlere, hoş karşılaşmalara açık bir şölen demeliyiz. Meselâ, İstanbul Valisi Muammer Güler'in eşi Neval Hanım ile uzunca bir süre sohbet ettikten sonra, masadan kalkarken, eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'la karşılaşmayayım mı! Ve hayret! Büyükanıt beni iki yanağımdan öperek selâmlamasın mı! Akredite olduğumu söyledim ona; "Biliyorum. Benim aleyhimde ne yazdığınızı öğrenmek için sütununuzu hep takip ediyorum" diye gülerek takıldı. Ben de onun omzunu tuttum, "Yok öyle bir şey Paşam" cevabını verdim.
50 yıllık dost gibiydik; "Eski dostlar" gibi. Salı günü brifingde buluşmak üzere vedalaştık.
İnsan iyi tanımadığından çekinir, korkar ya da öfke duyar. Mühim olan ilk adımı atmak. Sonrakiler kendiliğinden gelir.
Sabancı Center'dan ayrılırken, dudaklarımda hafif bir gülümseme vardı; mutluydum. "Yüreklere öfkenin karanlığı değil, sevginin ışığı sinsin" diye mırıldanıyordum.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA