Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Kılıçdaroğlu ve bilgi kirliliği

Kemal Kılıçdaroğlu, belli ki seçim stratejisini "korku cumhuriyeti" üzerine dayandırmak istiyor. Bu yüzden, Balyoz ve Ergenekon davalarını da kullanıyor. Meselâ, "10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkanını değiştirdiniz, Balyoz tutuklamaları bunun ardından oldu" diyerek, adil yargılanma hususunda kuşku yaratıyor. Oysa konuyla ilgili herkes, 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak' ın, Seyfi Oktay ve eski HSYK Başkanvekili Kadir Özbek'le buluştuğunu ve bir tertip şüphesinin bulunduğunu biliyor. Hatta Erkan Canak'ın ses kayıtlarında, Ergenekon tutuklusu avukat Kudbettin Avcı'nın, kendisine, uyuşturucu baronunu tahliye etmesi için şantaj yaptığına dair cümleler mevcut. Canak, Kudbettin Avcı'nın bu şantajı, Zafer Başkurt aracılığıyla kendisine ilettiğinden de bahsediyor. Unutmayalım ki, Zafer Başkurt, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun oybirliğiyle Balyoz dosyasından alındı. (HSYK, sebebi rüşvet olarak açıkladı)
Kılıçdaroğlu, teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin cep telefonunun rehberine, Mahmut Oğuz Kazancı'ya ait numaraların polis tarafından aktarıldığını ve Çelebi'nin bu yüzden haksız yere tutuklandığını belirtiyor. Bu da doğru değil. Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın (TİB) HTS kayıtlarına göre, Çelebi, 25 Mayıs-8 Haziran 2008 arasında Hizb-ut Tahrir üyesi Kurtça Bektaş ile 25 kez, 1 Mayıs-26 Temmuz 2008 arasında da, Süleyman Solmaz ile 90 kez görüşmüş. İddianame, telefonuna polis tarafından aktarılan numaralara değil, TİB'in tespitlerine dayandırılıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, ya bilerek, büyük ihtimalle bilmeyerek, bir dezenformasyon kampanyasının unsuru haline getiriliyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA