Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

PKK, BDP, KCK ve devlet

Barış ve Demokrasi Partisi'nin (BDP'nin) yemin edip, TBMM'de yerini alması umut yaratırken, İstanbul, Diyarbakır ve G. Antep'te başlayan KCK tutuklamaları, olumlu havayı dağıttı. Demek, kutuplaşma ve tırmanma sürecek.
KCK, Murat Karayılan başkanlığında faaliyet gösteren illegal bir yapı. Dolayısıyla, mecburen, savcılar takibata geçiyor. Ama galiba ipin ucu kaçıyor. BDP'liler arasındaki her konuşma, KCK talimatı gibi değerlendiriliyor.
Osman Baydemir'den iki örnek dinledim: Başbakan Diyarbakır'a geldiğinde, saat 10'da havaalanına gidiyor ama rötar olduğunu öğreniyor. Bu arada, yerel yönetimlerden sorumlu BDP Genel Başkan yardımcısı, ona öldürülen bir teröristin evindeki taziye ziyaretini hatırlatıyor. Başbakan geciktiğine göre, oraya gelmesini söylüyor.
Bunun neresi KCK talimatı? Ancak bir siyasi istişareden bahsedebiliriz.
Osman Baydemir'in verdiği bir başka örnek de eşiyle yaptığı konuşma: Eşi Reyhan Yalçındağ Baydemir'e, akşam yemeği için söz veriyor ama, sonra işi çıkıyor. Karısına telefonda, gelemeyeceğini söyleyince, önce Reyhan hanım bozuluyor, sonra da 'Tamam madem ki arkadaşlarla çalışıyorsunuz, o bildirileri dağıtacaksınız, öyle yapın' mealinde konuşuyor.
Bu da, "KCK talimatı" olarak değerlendiriliyor.
Benzer vakaları sadece Baydemir anlatmıyor. Her konuşmanın bir talimat gibi algılandığı şikâyetini çok sayıda BDP'liden duydum.
Şu talimat işini bir inceleyelim: Deniliyor ki, "KCK, BDP'den seçilmiş olan Belediye Başkanlarını arka plandan yönetiyor. Onların hareket alanını daraltıyor."
Ama zaten, PKK'nın, BDP'nin üzerindeki hâkim güç olduğunu bilmiyor muyuz? Devletimiz, PKK temsilcileriyle görüşüp, teröre çözüm aramıyor mu? PKK istesek de istemesek de bir olgu ve BDP onun sayesinde var. BDP'liler de, kendi durumlarının, İrlanda'daki Sinn Fein'e benzemediğini biliyor. Çünkü orada, terör örgütü IRA'yı kuran Sinn Fein'di; dolayısıyla, gelişmelere hâkimdi. Afrika Ulusal Kongresi (ANC) de, terör ve şiddet eylemlerine başvurmuştu. Fakat orada da lider Mandela'ydı.
Türkiye'de mücadeleyi silâhlı güç başlattı; siyaset sonra geldi. BDP, PKK karşısında bu yüzden etkisiz kalıyor. Buna mukabil, bu parti, özellikle parlamento içi temaslarda, yasal düzenlemelerde yetkisini kullanabilecektir. Ama her terör eyleminde, onları suçlamak, hem doğru değil, hem de mantıklı değil. Ayrıca, "PKK ile arana mesafe koy" talebini de, yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı gerçekçi karşılamadığım gibi, sorunun çözülmesini zorlaştıracak mahiyette görüyorum.
Zaten sormazlar mı adama: Madem öyle... Devlet neden PKK ile arasına mesafe koymuyor?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA