27 Mayıs, Türk siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Askeri vesayet, bu darbeyle başladı ve giderek güçlendi. Türk basını, 27 Mayıs'tan elde ettiği tecrübeyle, siyasete karışan askeri "kurtarıcı" gibi görme alışkanlığını edindi. 27 Mayıs öncesi, İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker'in çıkardığı Akis dergisi, askerler arasında çok okunuyordu. "27 Mayıs Yargılanıyor" isimli kitabımda (Doğan Kitap), 27 Mayıs darbesini yapan Orhan Erkanlı'yla bir mülâkatım da var. Orada Erkanlı şöyle diyor: "O zamanlar Akis dergisi çıkardı. Dergi deyip bazıları geçer. Biz bu Akis dergisini hep okurduk. Biz derken yalnız bizim örgüt değil, orduda da çok okunurdu. Derginin kendisine mahsus bir usulü vardı. Meselâ rahmetli Polatkan'la, Fatin Rüştü Zorlu'nun asılma sebebinin başlıcası Akis'in bu neşriyatıdır. Çünkü o kadar bunların aleyhinde yazmıştır ki, biz daha işe başlarken, onları mahkûm etmiştik kafamızda."
Akis'in yayınlarının yanında, bugün Balyoz ya da Ergenekon davalarına ilişkin yorumlar çok masum kalıyor. Bugün "yargısız infaz" yaptığı ileri sürülenler, sadece iddiaların doğru olabileceğini yazıyor; insanlara kişisel sataşmalarda bulunmuyor. Akis'in bu 4 nüshası, o günler hakkında bilgi veriyor. Davalar başlarken, Celal Bayar'ın tepesinden sarkan bir ilmik idamlara işaret ediyor. Menderes'in üzerine çarpı işareti çekiliyor; onu kır atın üzerinde gösteren fotoğrafın altında "Yobazın rüyası" ibaresini okumak mümkün. DP'liler yerden yere vuruluyor, buna mukabil darbeci Cemal Gürsel Akis dergisinin kapağında "Milli kahraman" ilan ediliyor.
O tarihte Türk basını 27 Mayıs darbesine "Hürriyet hareketi" diyordu. 27 Mayıs'taki gazetenin manşetine bir bakın: