Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

15 yılda 200 büyük şirketten biri oldu

Onunki tam bir girişimci kadın öyküsü. Aynur Bektaş'ın 37 yaşından sonra kurduğu Hey Tekstil, ünlü markalara koleksiyon hazırlıyor ve 110 milyon dolarlık ihracat yapıyor

20 yıl bankacılık yaptıktan sonra 37 yaşındayken kendini bankacılıktan emekli edip, iş kurmaya karar veren Aynur Bektaş, 15 yılda şirketini İstanbul Sanayi Odası'nın 500 Büyük Sanayi Kuruluşu içinde ilk 200'e sokmayı başardı. 500 metrekare bir atölyede örme konfeksiyonla işe başlayan Aynur Bektaş, şu anda 100 bin metrekareye ulaşan fabrikalarında 3 bin 500 kişiyi istihdam ediyor ve 110 milyon dolarla Türkiye'nin en büyük örme konfeksiyon ihracatçısı olmayı başarıyor.

* Siz Çankırı Çerkeş'lisiniz. Çocukluğunuz bu kasabada geçti. Çocuk olmak, okumak zor muydu bu kasabada?
Zordu. Çünkü mesela lise yoktu. Üstelik kızlar nadiren okurdu. O nedenle ben yatılı okullara gittim hep.

* Ne olmak istiyordunuz?
O yıllarda kızlar öğretmen olmak istiyordu. Ama benim gözüm bir daha yüksekteydi. Hakim ya da veteriner olmak istiyordum. Kasabaya bakıyordum en popüler adam kaymakamdı. Bir de bizim evin yanında bir veterinerin dairesi vardı. Ondan etkileniyordum. Liseyi Ankara'da okudum. Sonra veterinerlik okumaya baladım. Bir ay sonra bana göre olmadığını gördüm. Ticaret akademisi boştu o dönemde. Boş kalmamak için okula girdim ama baktım işletme, muhasebe bana çok uygun. Orda kaldım.

* Peki okulu bitirince hemen bankacı mı oldunuz?
Okurken evlendim ve sonra bankacı oldum. 20 yıl bankacılık yapıp, emekli olup ayrıldım.

* Bankacılığı bu kadar sevmişken niye ayrılmayı seçtiniz?
37 yaşındaydım. Ben gerçekten iyi bir bankacıydım. Her bankadan iş teklifi geliyordu. Şimdi bakıyorum da aslında o günlerde bugünün bankacılığını yapıyordum. Çok güzel, şık bir hanımefendi bankacı olmadım hiçbir zaman. Müşterilerimle aile doktoru gibi doğrudan ilgileniyordum. Çok iyi bir porföyüm vardı. Ama sonra şunu gördüm. Çok çalışkandım ve işhayatına girersem başarılı olabileceğimi düşünmeye başladım ve kararımı verdim. Bankacılıktan ayrılıp, işimi kuracaktım.

* Küçük bir atölyede tekstil işine girdiğinizi biliyorum. Korkmadınız mı başlarda, ya başaramazsam diye...
Korktuğumu söyleyemem. Tekstil için çok küçük bir yer kiralamıştım. Benim üç aylık gücüm vardı. Gerçekten şuna güveniyordum. Bir defa çevrem vardı. Sonra benim yanımda işi çok iyi bildiğine inandığım bir arkadaşım vardı. Bir süre bana yardımcı oldu. O zamanlar dantel örmeyi bildiğim için kaç numara ip daha incedir gibi teknik konuları biliyordum ama işte o kadar.

* İlk ne imal ettiniz?
Tişört. Bir de şimdi çok moda olan tayt ürettik. 1992 yılıydı. Ve bir alıcı, bütün diğer üreticeler dolu olduğu için bana şans tanımıştı. Aldığım siparişi teslim ettikten sonra kazandığım paraya inanamamıştım. Bir memur için düşünsenize, çok büyük paralardı bunlar. Üstelik maliyeti çok azdı. Hatta bir bankacı arkadaşıma 'Bu iş çok iyi. Şu kadara ürettim. Şu kadar kazandım' deyince, bana işaret etti. 'Sakın ha söyleme kimsenin yanında. Hele bankacının yanında hiç söyleme' diye. İşte o zaman memur olmakla ticaret yapmak arasındaki farkı çok iyi gördüm. Memuriyette riskiniz yok, ticarette var.

* Belli ki bankacı olmanın getirdiği avantajlar da işinize yaramış...
Evet çok. Her şeyi bir defa hesaplıyoruz, araştırıyorsunuz. Bir boşluk bırakmıyoruz. Gerçekten tekstilde büyük bir başarı yakalamayı başardık sonunda.

KAHVERENGİ MUZ!

* Çerkeş'teki hayatınıza bakınca, geldiğiniz nokta gözünüzde çok daha büyüyor mu?
Ben bir defa dünyada ne olup bittiğini bilmiyordum ki. Bir yokluk vardı bir de. Düşünün muzu kahverengi sanırdım. Çünkü Çerkeş'e gelene kadar sarı mora sonra kahverengiye dönüşürdü. Sarı muz gördüğümde bu ham demiştim. Geldiğim nokta şu açıdan güzel. Örnek kişiyim. O yüzden öne çıkıp, daha çok kadına örnek olmaya çalışıyorum. O zaman ki bilmemişliğin içinde kafamı kaldırarak kendimi yetiştirdim. Çevrenin ağır baskısını her an hissederek tabii. Kadınlar hep arkada kalıyor, öne çıkmaya korkuyor zaten.

* Peki siz 15 yılın sonunda küçük atölyenizi ne hale getirdiniz?
İstanbul'un dışında hem Çerkeş'te hem de eşimin memleketi Hacıbektaş'ta fabrikalar kurdum. Şu anda 3 bin 500 kişiye iş veriyoruz. 500 metrekareden 100 bin metrekareye ulaştık. İstanbul Sanayi Odası'nın 500 Büyük Sanayi Kuruluşu lisesinde ilk 200'ün içinde yer alıyoruz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA