Hayır, geçen çarşamba "CHP yarılacak, bölünecek" diye yazdığım zaman bu işlerin olacağına dair en küçük bir haberim yoktu ama görünen köy kılavuz istemiyor.
Öyle... CHP, ulusalcılarla henüz kendisini tanımlayamamış ama ulusalcılıkla bu işlerin olmayacağını anlamış bir kitlenin arasında parçalanmış durumda. Bazı CHP üstüne düşünen dostlarımız ve bizzat parti genel başkanı "Yeni CHP" adı altında bir kavram ortaya attı. Ulusalcıların karşısında onlar duruyor diyeceğiz, dememiz gerekiyor ama çok zayıf şekilde ve sadece küçük harflerle bunu dile getirebiliyoruz. Çünkü hem "yenilikçilik" kavramı benim gibi o partinin son 20 yılını yaşamış insanların hemen tanıyacağı üzere defalarca kullanılmış ama içi asla doldurulmamış bir kavramdır hem de o kesim dahi bugün ulusalcılıktan ve CHP geçmişinden arınmamış, kurtulmamıştır.
O derecede ki, şimdi şikâyet edilen ulusalcıların tamamını partiye taşıyan ve bizatihi CHP bünyesinde şizofrenik bir yapının meydana gelmesine yol açan Kılıçdaroğlu'ndan medet umuyorlar.
Oysa...
CHP, ulus devletin hâkim etnisitenin etrafında kurulduğu dönemin partisidir. Dersim'den mübadeleye, Varlık Vergisi'ne kadar bu böyledir.
CHP'nin tarihsel yenilenmeleri sayılabilecek 1950, 1973 hamleleri birer parantezdir. Zorlayarak söylersem birer tesadüftür ve özellikle de konjonktüreldir. Ecevit'in bile o düşüncelerini sonradan terk ettiğini çok yazdım. Kaldı ki, o dönemlerin kadroları zamanla şu askerci -devletçi -ulusalcı kanat tarafından eritilmiş, CHP, işte bu Birgül Ayman Güler'ler falan tarafından Cumhuriyet Mitinglerinin, 28 Şubat sürecinin, 27 Nisan anlayışının faşizan mantığına taşınmıştır.
AK Parti bugün çok farklı bir zeminde çok farklı koalisyonlar meydana getirerek, sosyo-ekonomik bir dönüşümü sağlayarak, yeni bir orta sınıf oluşturarak toplumu dönüştürmektedir. Bunu kesinlikle devletin kurucu sistematiğiyle çatışarak gerçekleştirmektedir. Modernleştirici bir parti olarak kendi ideolojisini kitleyi alabildiğine siyasallaştırarak temellendirmektedir.