Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

İki buçuk parti...

7 Haziran seçimlerinin önemli bir başka sonucu olacak. Bize Türkiye'deki siyasal yapıyla dünyanın geride kalanı arasında fark var mı yok mu onu gösterecek. Niye böyle bir ilişki aradığımı anlatayım.
Bugün İngiltere'de seçimler yapılıyor. Yazıyı yazarken bir yandan da göz ucuyla İngiliz kanallarını izliyorum. Sonuç neredeyse belli: İşçi Partisi ile Muhafazakâr Parti parlamentoda üç aşağı beş yukarı aynı sayıda iskemle kazanacak. Onlardan sonra İskoçya Ulusal Partisi geliyor. Onu da Liberal Demokrat parti izliyor. Şimdi seçim sonuçları üstünden bir analize girmeyeyim. Onu haftaya yaparız. Bugün sadece 'yapısal' bir değerlendirme...

***

Bu tablo zamanında Turgut Özal'ın ortaya attığı '2.5 parti' iddiasını getiriyor akla. Bu söylediğim İngiltere bakımından biraz şaşırtıcı olabilir. Çünkü bu seçimler ülkenin ilk 'çok partili' seçimi. Yeşiller var, Avrupa Birliği'ne karşı, sağcı-popülist (halkçı), Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (bu 'bağımsızlık' ne kavrammış Yarabbim?...) var, 'ötekiler' var, pek esamisi okunmayan. Bu kalabalık tabloya rağmen ortaya merkezin çok güçlü biçimde çıkacağı seçim sonucu bekleniyor. Yani, gerçekten de 2.5 parti.
Amerika
'da da görüntü İngiltere'den farklı değil, daha keskin. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasında sürüyor mücadele. İngiltere'dekine benzer bir 'buçuk' parti de yok orada. Bunu rejim sağlıyor. Başkanlık sistemi yeni partilerin devreye girmesini değil de etkin olmasını engelliyor.
***

Bu çerçeveye mukabil bizde durum hâlâ epey ortada. Ak Parti büyük bir güç ve kütle, merkezde. Yanında CHP yer alıyor. Ama önceki seçimi düşünürseniz, onun yarısı kadar. Biraz zorlayalım matematiğimizi, ardından gelen MHP de CHP'nin yarısı kadar. Yani iktidar partisinin dışında kalan iki partinin toplamı iktidar kadar oy alamıyor. O zaman yazdığım birçok yazıda, 'kalelerinde' bile ikinci parti durumuna düşmüş MHP'ye ne gerek var demiştim. Hâlâ da diyorum.
Bu seçimde durum biraz daha değişik. Çünkü HDP faktörü girebilir devreye. Barajı geçerse işte % 10 ve biraz üstü bir oyu olacak. Geçemezse o kadar oy bile alamayacak.
Tüm bunlardan sonra şu bahsettiğim görüntünün ne anlama geldiği üstünde düşünmemeli miyiz derseniz ben çıkardığım bazı sonuçları belirtmeye hazırım.
***

Birincisi, Türkiye'de, hayır, iki buçuk parti senaryosu hâlâ yerleşik hale gelmedi. Büyük bir bölüm var. Bu AK Parti-CHP gibi duruyor ama bunların kuvvetleri arasında büyük farklar mevcut.
İkincisi, bence asıl çarpıcı olanı, oy eğilimleri değişmiyor. Değişse, parti tabanlarında hızlı oy kayması olsa, yani seçmen siyasal değişime hazır bulunsa ve bu konuda hızlı hareket etse MHP ortadan çoktan kalkardı. Gerçekleşmediği için herkes aynı mevziini muhafaza ediyor ve 2.5 parti gerçeği yarım yamalak bir halde kalıyor.
Üç, HDP barajı geçebilir de geçemez de. Siyasal etkinliği ve ağırlığı aldığı oydan fazla olan bu parti siyaseti 'marj'dan tayin edecektir. O nedenle de barajı geçse dahi merkez siyasetini değil, marjinal siyasetini muhafaza edecektir. Dolayısıyla gerçekten fazla 'buçuk' parti o olacaktır.
Kısacası, olursa bundan sonra olur, iki buçuk parti...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA